© Halk Ulaşım 2021

HyperLoop ile “Gelecek, Kalkışımızı Bekliyor!”

21 Haziran’da İstanbul Fuar Merkezi’nde kapılarını açarak 3 gün boyunca demiryolu sektörünü buluşturan EurasiaRail’in ilk gün programı kapsamında gerçekleşen, Erciyas Holding CEO’SU K. Emre Erciyas moderatörlüğündeki oturumda, Hyperloop TT CEO’su Andrés de Leon, Hyperloop teknolojisine dair bilgilerini paylaşırken, bu teknolojinin gelişim seyrinde umutlu mesajlar verdi.

10. Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler ve Lojistik Fuarı Eurasia Rail’in açılış töreni, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ve TCDD Genel Müdürü Hasan Pezük başta olmak üzere, devlet yetkilileri, ülke temsilcileri ve sektörün önde gelen isimlerinin değerli katılımlarıyla gerçekleşti. ICA Events Türkiye Genel Müdürü Kemal Ülgen’in açılış konuşması ile başlayan fuar 3 gün boyunca sektörün nabzını tutacak.

Hyperloop proje lideri ve Hyperloop Ceo’su Andrés Leon, İtalya’da Gerçekleştirilecek Hyperloop Projesi: “Veneto,İtalya Hypertransfer Projesi” oturumunda şu ifadelere yer verdi: “Hypertransfer projesi dünyada tam ticari sistem olarak geliştirilen ilk Hyperloop projesi olacak. Bildiğiniz gibi, ulaştırmada neredeyse 100 yıldan fazla süredir büyük bir hamle ve atılım olmadı. Kentsel mobiliteyi düşündüğümüzde bizim amacımız sadece karlı ve verimli bir sistem kurulmasından öte, enerji kullanımı açısından da verimli ve etkin, sürdürülebilir ve ekonomik olarak hayatta kalabilen bir sistem olması ve tabii ki yolcu deneyiminde büyük iyileşmeler sağlamasını istiyoruz.”

Pasif magnetik kaldırma kavramından bahseden ve bununla ulaştırmada yeni bir çığır açacağını dile getiren Leon; “Bu sadece teknoloji değil ürün ile de ilgili bir mesele. Bugün öyle bir aşamaya geldik ki, biz artık projelerimizi dünya genelinde farklı farklı ülkelerde uyguluyoruz. Teknolojiyi ve bir yandan da ürünü geliştirirken birçok firma ile çalışıyoruz ve tüm bu firmalarla beraber önemli bir komple ekosistem oluşturduk. Artık Hyperloop bir toplu ulaştırma sistemi olarak kabul ediliyor. 2024’ün son çeyreğinde bir etki değerlendirmesi ve bir rehber yayınlanacak. 2028 tarihinde 10 km’lik bir yolcu ve yük sistemi kurulacağı öngörülüyor. Aslında ticari bir hat oluşturulmaya çalışılıyor. İtalya şu an ulaştırmanın geleceğini şekillendiriyor ve bu alanda öncü bir ülke. Burada ilk 10 km’nin demonstrasyonu ve sertifikasyonunu yaptıktan sonra uzatma yapılacak” dedi.

Gelecek Kalkışımızı Bekliyor!

Leon, “Bu proje 8 milyon euroluk bütçeye sahip. Biz teknoloji ortaklarımız olan webuild, LEONARDO ve RIA ile hep beraber çalıştık. Bu ortaklar ile oluşturulan konsorsiyumun amacı: “Yolcu taşımacılığı, hızlı taşımacılık, petrollü aerodinamik direnç ve düşük enerji tüketimi. Tüm bu unsurların bir araya gelmesi Hyperloop anlamına geliyor. Teknik ve ekonomik olarak ayakta kalmasını ise ilk 10 km’lik projeyi gerçekleştirdikten sonra sağlayabileceğiz. Sonrasında dünya genelinde bu teknoloji olgunlaştırılacak.  Burada 10 yıl sonra oluşturulacak değil, başlayan ve yürütülen bir projeden bahsediyorum. 2028’de bunları göreceğiz. Düşük, yenilebilir bir enerji, hızlı bir sistem ve karlı bir ulaştırma sağlayacağız. Hyperloop’un tüm dünyada kabul görmesi için ilk yapmamız gereken ilk şey bunun yapılabilir olduğunu kanıtlamaktı ve biz bu basamağı oluşturduk. Gelecek kalkışımızı bekliyor.”

Prof. Dr. M. Turan Söylemez moderatörlüğünde gerçekleştirilen, “Demiryolu Sektöründe Çağı Yakalamak” adlı oturumda ise, TCDD Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Hasan PEZÜK, “Dünya genelinde artan akaryakıt fiyatları, trafik sıkışıklığı, emisyon değerleri gibi konular bireysel yolculuklara göre, toplu taşımacılığı da cazip kılıyor. Ülkemiz gerçekten jeostratejik açıdan baktığımızda üç kıtanın kesişim noktasında, ulaşım ve lojistik açıdan üstünlükleri olan ve coğrafi konum olarak da çok önemli avantajlara sahip. Yine ülkemiz 1,5 milyardan fazla insanın yaşadığı yaklaşık 40 trilyon dolar gayrisafi milli hasılaya sahip 7,5 milyar dolar ticaret hacmi bulunan ve 67 ülkeye ulaşılabilen bir coğrafyanın da merkezinde, çok önemli bir konumda yer alıyor. 2020 yılında 12 milyar ton olan dünya ticaretinin 2030 yılında 25 milyar tona; 2050 yılında ise 95 milyar ton gibi çok önemli bir değere ulaşmasını bekliyoruz” dedi.

Aynı oturumda ARUS (Anadolu Raylı Sistemler Kümelenmesi) Koordinatörü Dr. İlhami Pektaş, üretimde yerlilik ve millilik çalışmalarına vurgu yaparak ihracatın gelişim seyrindeki yükselişten bahsetti. Pektaş, “10.,11. Ve 12. Kalkınma planlarında yerlilik ve millilik artık tamamen Türk sanayisine yerleşmiş oldu. Devlet politikası haline geldi ve biz bu sayede 2012’den bu yana 16 tane milli marka çıkardık. Bu 16 milli marka 238 tane raylı sistem aracı şu anda Bursa, İstanbul, Kayseri, Kocaeli, Samsun, Antalya ve İzmir’de başarıyla hizmet veriyor. Yakında Gaziantep’te de hizmet vermeye başlayacak. Biz sadece yurt içinde değil, aynı zamanda 10 yıl içerisinde 25 ülkeye de yıllık ortalama 750 milyon dolarlık ihracat yapar hale geldik. Buradaki yerli milli markalarımıza bakarsak, Durmazlar’ın ürettiği Panaroma, Greencity Tramvayı ve İpekböceği Tramvayı; Bozankaya’nın ürettiği Talas Tramvayı, Turasaş’ın ürettiği HSL 700 Hibrit Lokomotifi, E100 Elektrikli Manevra lokomotifi ve milli elektrikli tren seti, Bozankaya’nın ürettiği sürücüsüz metro aracı var. Yine Bozankaya’nın ürettiği bataryalı tramvayı var Romanya’ya ihraç ediyoruz ve bu Avrupa İnovasyon ödülü aldı. Şu anda kent içi raylı sistemlerde 12 tane işletmemiz var. Bu işletmelerimizde İstanbul’da yüzde sıfır yerli katkıyla olan raylı sistem araçları bugün %60 seviyesine geldi.” 

TÜRASAŞ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Metin Yazar ise, Türasaş olarak çağı yakalamak adına güncel ve geçerli standartlarla birlikte, Avrupa Birliği normlarına uygun araçlar üretiyoruz. Demiryollarının devlet politikası haline gelmesiyle ciddi bir atılım içerisine girdik. Şu anda 13.900 km hattımız var, önümüzdeki 15 yıl içerisinde bu 28.000 km’yi bulacak. Dolayısıyla, iki katı daha araç bu hatlara girecek. Devletimiz de buna tedbiren, kapasite geliştirmek adına Turasaş’ı ihdas etti ve bu potansiyeli geliştirmek adına bir pozisyon aldık. Bu potansiyeli karşılamak için yerli bir portföyünüz olmalı ki, bu ihtiyacı karşılayabilesiniz. Bu noktada biz de görevler üstlendik” diyerek, çalışmalarına son sürat devam edeceklerini belirtti. 

TÜBİTAK RUTE (Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü) Enstitü Müdürü Tolgahan Kaya ise, “Otonom trenler, birbiriyle haberleşen trenler gibi bir sahneyi öngörüyoruz. Demiryollarında çağı yakalamak için sadece teknolojiyi değil altyapıyı arttırmanız gerekiyor, hızlı trenleri arttırmanız gerekiyor. Ve bunu sürdürülebilir bir teknolojiyle yapmanız gerekiyor. Dijitalleşme yolunda kendinizin bizzat adım atıyor olmanız gerekiyor. TCDD bunun farkında olarak demiryollarında ileri teknolojinin nasıl yakalanacağına dair Uzak Doğu’daki iyi örnekleri inceledi. Hepsinde bir enstitü ile ilerlendiği görülmüş oldu. Kore’deki, Çin’deki örneklerde yüksek teknolojiye ulaşmak için enstitüler ile ortak çalıştıkları görüldü. Bu kapsamda da TCDD ilerleme ve dijitalleşme adına dünyadaki bu trendi yakalamak adına bir enstitü kurma ihtiyacı duydu. Biz de RUTE olarak TCDD’nin verdiği bu misyonla, mobilitenin dönüşümünde öncü olma, TCDD ve Turasaş’ın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde, Raylı ulaşım teknolojileri alanında Türkiye’nin ilk ve tek araştırma enstitüsü olduk.” ifadelerine yer verdi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER