Metro Turizm'in Patronu Galip Öztürk: Hedefimiz 18 Milyon Yolcu
RöportajUlaşım Sektörüne Yön Veren İsimleri Sizlerle Buluşturmaya Devam Ediyoruz. Sektördeki...
Sizi tanıyabilir miyiz?
Samsun'un Çarşamba ilçesinde 1965 yılında doğdum. Çocukluğum Ayvacık Balahor Köyü'nde geçti ve 13 yaşımda İstanbul'a gurbete geldim. Gençlik yıllarım İstanbul'da geçti ve halen burada yaşıyorum. Çocukluğumdan itibaren çalışmaya başladım. İlk işim ortaokul birinci sınıfa giderken, Çarşamba'da bir tanıdığımızın manavından aldığım elmaları, kahvehanelerde satarak ticaretin ilk kez tadına vardım. Ardından İstanbul'da önce çaycılık yaptım. Sonra kafeterya işletmeye başladım. İstanbul'a gelişimi hiç unutmam. Ekonomik durumumuz nedeniyle okuma imkanım yoktu. 302 Mercedes otobüsün buzdolabının üstünde İstanbul'a geldim. Para kazanmak öncelikli hedefimdi ve Allahıma şükürler olsun ki bu hedefime ulaştım.
PARA BENİM İÇİN AMAÇ DEĞİL
Anlattıklarınızdan müthiş bir başarı öyküsü karşımıza çıkıyor. Çay ocağı işletmeciliğinden Türkiye'nin en büyük şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan lider firmalarından birini kurdunuz. Bu başarı öyküsünden bahseder misiniz?
Sözün ve malın sahibi sadece Allah'tır. Eğer siz inanır, sebat eder ve çok çalışırsanız mutlaka yüce Allah karşılığını veriyor. Önemli olan salih amelle hizmet ediyor olmaktır. Hayatımın hiçbir döneminde para benim için amaç olmadı. Sadece araç oldu. Kazandıklarımın hiçbirinin bana ait olmadığını ve toplumla paylaşıldığında bir anlam ifade ettiğini gayet iyi biliyorum. Bu nedenle şu ana kadar 35 'e yakın ilköğretim, lise ve üniversite yaptırım devletime verdim. Buralardan yetişecek evlatlarımızın ülkemize milletimize hayırlı işler yapan bireyler olarak yetişmesi benim tek tatminim olacak. Binlerce öğrenciye burs veriyorum. İlk yaptırdığım okulu hizmete açtığımda henüz 21 yaşında gencecik bir delikanlıydım. Hala da bu gayretle çalışıyorum. Bizim grupta 10 binden fazla insan çalışıyor. Hepsini tanımam elbette mümkün değil ama hiçbirin kendi kardeşimden ayrı görmüyorum. Yaptığım her hayrı onların adına yaptığımdan şüpheniz olmasın.
YILDA 15 MİLYON YOLCU TAŞIYORUZ
Metro Turizm'i hep yeniliklere öncülük eden lider bir firma olarak görüyoruz. Metro Turizm'den biraz bahseder misiniz?
1992 yılında kurduk Metro Turizm'i. Üç otobüs alarak başladık çalışmaya ve hep ilklerin temsilcisi olduk. Çift katlı otobüsler, bayan hosteslerle hizmet verme, en ücra köşeye kadar ulaşma gayretleri bunların başında geliyor. Bugün 76 ilimizde ve bin 200 acentemizle yollardayız. Yılda yaklaşık 15 milyon yolcu taşıyoruz. Bu yıl hedefimizi 18 milyon yolcu olarak belirledik ve elimizdeki verilere göre bu hedefe ulaşmamız mümkün görünüyor. Yani İstanbul'un toplam nüfusundan fazla insanımızı bir noktadan diğerine taşıyoruz. Bayram günlerinde bin 700 sefer yapıyoruz. Bin 500 otobüsümüz yollarımızda yolcu taşıyor.
HEDEFİM 100 OKUL
Galip Öztük başarısının yanında yardımseverliğiyle de ün salmış bir kişi olarak. Okul ve yurt konusunda hedeflediğiniz bir sayı var mı?
Az önce belirttim. Allah ömür verirse 100 okul hedefim var. Bunun yanında yaptırdığımız yurtların, camilerin, yolların, sportif alanlara yaptığımız destekleri saymıyorum bile. Dediğim gibi ben kazandığını paylaşmaktan zevk alan, bununla mutlu olan bir insanım. Hedeflerime bugüne kadar hiçbir engelle karşılaşmadan ulaştım. Allah hep yardımcım oldu.
EĞİTİME VESİLE OLMAKTAN MEMNUNUM
Neden eğitim sizin için bu kadar önemli? Siz okulda çok fazla eğitim almamanıza rağmen Türkiye'nin önde gelen işadamları arasındasınız. O yıllara dönecek olsak eğitimi mi tercih ederdiniz yoksa kendi hayatınızı yeniden yaşamayı mı?
Okumanın, eğitimin, bir insanın hayatında ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyorum. İmkansızlıklar yüzünden okuyamadım ama binlerce öğrencinin okumasına vesile oluyorum. Bu nedenle yine ben bugünkü yaşamımı tercih ederdim. Ben okumadım ama on binlerce çocuğumuzun okumasına vesile oluyorum. Bu mutluluk benim okumamdan daha önemli.
VEFA VAZGEÇİLMEZİM
Hayatta en çok önem verdiğiniz değer nedir?
Vefa benim için dünyadaki en önemli duygudur. Yapılan iyilikleri unutmamak, ülkesine, milletine, dostlarına karşı vefa duygusunu yitirmemek her şeyden daha kıymetli. Ben hayatı vefa duygusuyla yaşıyorum. Bundan da öyle mutluyum ki tarif edemem. Keşke herkes bu duyguyla yaşasa ve ülkesine hizmet etse. Emin olun bu ülkenin hiçbir sorunu kalmaz.
DOSTSUZ BİR HAYAT ANLAMSIZ
"Para zengini olmadan önce dost zengini olmak gerekir" diyorsunuz bir röportajınızda. Dostunuz çok olduğunu biliyoruz. Paranız için çevrenizde olanlarla gerçek dostları ayırt etmek zor oluyor mu?
Ben dostlarımı sahip oldukları maddi varlıklarıyla değil, manevi hayatları ve sahip olduklarıyla ölçer ve severim. Benim dost dediğim insanların da aynı duyguyla hareket etmesine özen gösteririm. Gerçek dostları, sahtelerinden ayırmak benim işim değil. Onlar zaten zaman içinde kendilerini belli ediyorlar.
Yalnız başınıza olsanız ve dünyanın en zengin insanı olarak ifade edilseniz, bunu kimseyle paylaşmadan sahip olduğunuz zenginliğin hiçbir anlamı olmaz. Şükürler olsun ben bu konuda da çok şanslıyım ve dostsuz bir hayatın anlamsız olduğunu düşünüyorum.
VARAN SATIŞI MAHKEMELİK
Yakın zamanda Metro Turizm'in Varan Turizm'i satın aldığı haberi duyuldu. Ancak bir süre sonra bu satışın iptal edildiği açıklandı. Bu alışveriş neden bozuldu? Satış haberinden sonra hangi gelişmeler oldu?
Başta yaptığımız protokol hükümlerine aykırı hareket edildi ne yazık ki. Konu şu an mahkemelik bu nedenle bu konuda fazla konuşmak istemiyorum.
HAYRIMIZI KORUYACAK KADAR ŞERRİMİZ VARDIR
"Bizim şerrimiz hayatımızı koruyacak kadardır. Kimseye zararımız olmaz ve asla olmamıştır" diyorsunuz bir söyleşinizde. Sizi tanıyanlar ne kadar dost canlısı ve yardımsever bir insan olduğunuzu da özellikle vurgulamalarına rağmen Galip Öztürk ismini sizi yakından tanımayanlar üzerinde bir tedirginlik yaratıyor. Bunun sebebi sahip olduğunuz ekonomik güce rağmen medyaya fazla itibar etmemeniz ve kendinizi tanıtmamanız mı acaba? Siz ne düşünüyorsunuz?
Beni bilen bilir. Dediğiniz gibi dost canlısı bir insanım. Ancak o söz tam öyle söylenmedi. "Hayrımızı koruyacak kadar şerrimiz vardır" demiştim ben. Bunu söylerken de kimseye aba altından sopa göstermek niyetinde değildim. Malını ve ırzını korurken ölene şehit mertebesi veren bir dinin mensuplarıyız. Bu nedenle kimin ne düşündüğü değil, Cenab-ı Hakkın bizi nasıl değerlendireceği önemlidir. Medyadan hep uzak duruyorum bu da doğru. Ama özel bir gayretim yok. Ben çalışmayı, üretmeyi ve paylaşmayı seviyorum. Yaptıklarını anlatmaktan zevk alan bir yapım yok. Bu röportajı da çok hevesle verdiğimi söyleyemem. Kendini anlatmak gibi benim çok sevdiğim bir tarzım yok.
METRO VE MEPET
Kırk'ın üzerinde şirketin sahibisiniz. Bu şirketleri satıp sadece iki tanesini yönetmeye karar verseniz hangilerini elinizde tutardınız?
Hayatımın hiçbir döneminde geri adım atmadım. Bir işe karar vermişsem, emin olun ki onu mutlaka sonuçlandırırım. Allah bunu bana nasip ediyor. Bu nedenle ben kırk şirketi nasıl 80'e çıkarırımın hesabını yaparım her zaman. Ama ilk göz ağrım olan Metro Turizm ve Dinlenme tesisleri şirketimiz olan Mepet elbette ticari hayatımda önemli bir yere sahip.
PİŞMAN OLACAĞIM İŞ YAPMADIM
Hayatta hiç pişmanlık duyduğunuz, keşke yapmasaydım dediğiniz bir olay var mı?
Pişmanlık duygusu insanı yiyip bitiren bir duygudur. Şükürler olsun ki ben hiç pişman olacağım iş yapmadım. Bilmeden, istemeden birilerini kırmış, üzmüşsem Allah beni affetsin. Lakin bilerek ve isteyerek kimseye bir kötülük yapmadım. Bu nedenle keşke yapmasaydım dediğim bir olayım olmadı.
EN BÜYÜK SORUN KURUMSALLAŞAMAMAK
Sektöre dönecek olursak tekrar; şehirlerarası karayolu yolcu taşımacılığının en büyük sorunu nedir? Önümüzdeki dönemde havayollu ve hızlı trenin sektöre etkisi ne olacak?
Kurumsallaşamamak. Küçük işletmelerin bir araya gelmemesi bu sektörün en önemli sorunu. Yerel firmaların işbirliği yapması ve güç birliğine gitmemesi beni çok üzüyor. Bu güçlü rakiplerin ortaya çıkmasına engel teşkil ediyor. Ben her zaman rekabetten yana bir ticari anlayışa sahip oldum. Güçlü rakipler hizmette rekabeti getirir ve halkımıza faydası olur. Ama bugün borç harç üç otobüs alıp firma kuran sektör mensuplarının bu ortamda ayakta kalması neredeyse imkansız. Havayollarının ve demiryollarının büyümesi ve gelişmesi bizim için zarar değil fayda sağlar. Entegre yolcu taşımacılığı ile kısa mesafelerde çok yolcu taşınacaktır. Bizim planlarımız da buna göre yapılıyor. Rekabetten kimseye zarar gelmez. Yeter ki, haksız ve yıkıcı olmasın...
OTOBÜS YANGINLARI CANIMI SIKIYOR
Sektöre sunulan araçların kalitesi sizce yeterli mi? Üreticiler nelere dikkat etmeli?
Bir takım eksiklerin dışında yeterli diyebiliriz. Ama şu son günlerde özellikle gündeme gelen otobüs yangınları çok canımı sıkıyor. Bu konuda sektör temsilcileri ve şirketler ortak hareket ederek otomatik yangın söndürme sistemlerinin zorunlu hale getirilmesi için çalışıyoruz. Üreticilerin, biz müşterilerinin taleplerini dikkate alması ve üretimlerini ona göre planlaması gerekir.
Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim...
Ben sizlere çok teşekkür ediyorum ve sizlerin aracılığıyla okurlarınıza en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
İlginizi Çekebilir