ŞEHİRLİ ÇEKİCİLER

Yol, çoğu kere önü ardı belli olmayan bir menzildir ve bir menzile ne zaman vasıl olacağınızı ifade ederken ‘’Allah bilir’’ der, hem kendinizi yaradana emanet eder hem de yolculuğun öngörülemez hallerine göndermede bulunursunuz. Yolda kalmak, başına iş gelme hallerinin en başta gelenidir.

Basit biçimiyle herhangi bir trafik işleyişinin içerisinde yolda izde mahsur kalmış olan aracınızı yoldan alacak olan araca çekici demekteyiz. Çekiciler bu anlamda şoför ve yolcuların en önemli yardımcıları ve yerine, zamanına göre Allah’ın bir lütfudurlar.

Fakat bu yazıda bahsedeceğimiz çekiciler Allah’ın bir lütfu olmaktan öte yurttaşlar için bir uyarıcı, terbiye edici, had bildirici ve nihayet cezalandırıcı mertebesinde olan, şehir içi trafiğe düzen -intizam verme iddiasında olan şehirli çekicilerdir.

Mübarek şehrimiz İstanbul’un yer yer muazzam bir karmaşaya dönüşen trafiğinde işleyişi sıkıntıya sokan ve kural dinlemez bir biçimde alelusul araçlarını park eden şoförler olduğu malumdur. İşte bu işleyişi kolaylaştırmak için hatalı park edilmiş araçların çekim işi İstanbul trafik vakfı denen bir vakıf tarafından münhasıran ve zannımca büyük bir zevk, hassasiyet ve tabii ki sırtı kamu gücüne dayalı olmakla zorbalıkla icra edilmektedir. Bu ifadeden, canı yanmış bir şoförün ızdırabını anlamış olmalısınız.

Vakıf deyince aklınıza ne geliyor mesela? Öğrencilere burs veren, ramazanda iftar düzenleyen veya sair hayır işlerine kendini adamış müesseseler ve benzeri şeyler değil mi? İstanbul trafik vakfının senedinde ne yazıyor doğrusu okumadım. Fakat kendini adamış olduğu amacını gerçekleştirmek için hatalı park eden araçları toplama faaliyetini oldukça ilginç buluyorum.

Yine adı geçen kuruluşun hatalı park ve ulu orta terk edilmiş araçları toplarken kullanmış olduğu takdir hakkının genişliği bambaşka bir konudur. Diyelim bir hastane yada adliye yakınında sıralı hatalı park eden araçlar var. İşte bu araçlardan öncelikle hangisinin alınacağı konusunda çekiciyi kullanan ve ona nezaret eden görevlinin insaf ve inisiyatifi büyük önem arz eder. Fakat çoğu kere ve lazım olduğu anda, gerektiği yerde bu çekicilere rastlanmaz ve yine trafiğin işleyişine müspet bir katkı sundukları da söylenemez.Ne trafiği gevşetirler ve ne de yurttaşları.

Çekici ücreti, park ücreti ve eğer bir de kural ihlali varsa trafik cezası boyutu vardır ki işin evcil yurttaşlara en çok batan aşama burasıdır. Mesela çekici ücreti yüz metre için de beş kilometre için de aynıdır. Fakat siz taksimetreyi akıl eden kamu otoritesinin kendisini bu tür şeylerden muaf tutmasına bir anlam veremezsiniz. Memur-Çekici-Otoparkçı üçgeninden hasıl olan park ücreti-trafik cezası ve çekici ücretine verilen nizamın kötüye kullanımı ise yurttaşların malumu olduğu bir konu olup, bahis dışıdır. Allah yokluklarını göstermesin diyoruz.