"65 Yaş Uygulaması Anayasaya Aykırı”

Çağdaşlaşmanın en önemli yolunun ulaşımdaki gelişmeler ve teknolojiyi en iyi şekilde kullanmak olduğunu belirten, “Toplum olarak bizleri yetiştiren ve bu günlere getiren yaşlılarımıza her zaman sahip çıkmalıyız. Ankara, İstanbul, İzmir ve Samsun gibi büyükşehirlerimizde metro ile ulaşım yaygınlaşıyor ve yeni hatlar açılıyor. Bunlar halkımızın daha iyi hizmet alması bakımından çok önemli. Ancak belediyeler metro ve belediye otobüsleri hizmetlerinden dolayı devletimiz tarafından sübvanse ediliyor. Fakat Halk otobüsü işletmecilerimize 65 yaş ve üstü halkımızı taşımaktan dolayı herhangi bir sübvanse yapılmamaktadır. Uygulama halk otobüsü işletmecilerimizi zor durumda bırakıyor” dedi.

-“BELEDİYELERE VAR ÖZEL HALK OTOBÜSLERİNE YOK”

Ülkemizdekinüfusun 65 yaş üzeri ve üzerinde 6 milyon 270 bin kişi olduğunu ve bunların toplam nüfusa oranının yüzde 8,2 olduğunu kaydeden Apaydın, “2023 yılına gelindiğinde bu nüfus 9 milyon kişiyi geçmesi bekleniyor. 4 Mart 2014 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Ücretsiz ve İndirimli kart yönetmeliği ile federasyonumuza bağlı meslek odalarımızın üyelerinin sahip oldukları özel halk otobüsleri de dahil edilmiştir. Oysa ticari faaliyetini kendi emeği ve kısıtlı sermayesi ile yerine getirmeye çalışan esnafımız, mesleğini yürütebilmek için pek çok yükümlülüğü yerine getirmek zorundadır. Başta Belediyelere ödenen harçlar olmak üzere, vergi, sigorta, aracın bakım, onarım ve lastik gideri durmadan artan akaryakıt fiyatları gibi pek çok ödemeleri esnafımız kendi cebinden karşılamaktadır. Bu düzenleme en çok özel Halk Otobüs işletmecilerimizi zarara sokmaktadır.” diye konuştu.

-“ESNAFIN GİDERLERİ SÜBVANSE EDİLMELİ”

Sosyal devlet ilkesinden hareket eden siyasi otoritenin kendi adına bağımsız toplu taşıma faaliyetinde bulunan taşımacı esnafının üzerine yasayla bu sorumluluğun yıkılmasının çalışma barışını zedeleyeceğini anlatan TŞOF Başkanı Apaydın, “Getirilen bu zorunluluk bir kamu hizmeti yükümlülüğü olup, bunun bedelinin yükümlülüğü zorunlu kılan kamu idaresince karşılanması gerekir. Buna benzer bir uygulamayı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, haberleşme konusunda getirmiş, dağ başında yerleşik mezralarda yaşayanların haberleşme ihtiyacını karşılamak için Türk Telekom’a ücret ödeyerek kamu hizmetini gerçekleştirmiştir. Kaldı ki esnafımızdan ücretsiz taşıma talep etmek Anayasa’ya da aykırılık teşkil etmektedir. Yapılan bu düzenleme Anayasa’nın 173’üncü maddesinde yer alan ‘Devletin esnaf ve sanatkârı koruyucu tedbir alma ödevini’ açıkça ihmal etmektedir. Esnafımız söz konusu düzenlemelerle, mali gücünün çok üzerinde bir yük altına girmiş, ticari faaliyetlerinin haklı sonucu olan meşru beklentileri ortadan kalkmış ve hatta ekonomik anlamda yok olacak bir sürece girmiştir. Getirilen mali külfetin sübvanse edilmesine dair bir düzenleme yer almadığı gibi, ortaya çıkan zararın tazmin şekli de öngörülmemiştir. Bu da mülkiyet hakkını, Çalışma Hürriyeti ve Sözleşme Özgürlüğünü de askıya almaktadır” dedi.