21 Eylül Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla hastalığa ilişkin bilgi veren Nöroloji Uzmanı Dr. Yüksel Dede, 60 yaşından sonra her 10 yılda bir Alzheimer hastalığına yakalanma riskinin 2 kat artığına işaret etti. Uzm. Dr. Dede, sağlıklı bağırsak mikrobiyotasının bu riski düşürdüğünü gösteren çalışmalara dikkat çekti.
Dünyada ve Türkiye’de Alzheimer hastalığının yıkıcı etkilerini azaltmak ve hastalığın erken dönemde tespit edilmesi amacıyla 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü olarak belirlendi. Şu anda dünyada demans hastası sayısının 47 milyonu geçtiğini hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Yüksel Dede, 2050 yılında ise bu rakamın 130 milyonu geçeceğinin öngörüldüğünü söyledi. Konuyla ilgili farklı araştırmaların sürdüğünü anlatan Uzm. Dr. Yüksel Dede, son dönemlerde üzerinde çalışılan konulardan biri olan Alzheimer ve mikrobiyota ilişkisi konusunda önemli bilgiler verdi.
Azheimer’in kadın ya da erkek fark etmeksizin tüm toplumu etkileyen bir sorun olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Yüksel Dede “Kadınların yaşam beklentisi erkeklere göre daha yüksek olduğu için cinsiyet farkı özellikle 85 yaş üzerinde kendini gösteriyor. Bunun sonucu olarak 85 yaş üstü Alzheimer hasta popülasyonunda kadın oranı daha yüksek. Yaşa göre düzenlenmiş prevalansta yaklaşık olarak yüzde 5 ila 7 oranında Alzheimer hastalığı görülüyor” diye konuştu.
MİKROBİYOTA VE ALZHEİMER’A YÖNELİK ARAŞTIRMALAR SÜRÜYOR
Sindirim sistemimizde bakteri, virüs ve mantar gibi yararlı ve zararlı birçok organizmanın oluşturduğu ekosistemin tamamının mikrobiyota olarak tanımlandığını belirten Dr. Yüksel Dede, “Bir insanın mikrobiyatası ne kadar iyiyse, Alzheimer hastalığının seyrinin değişeceğini ve hastalığa yakalanma ihtimalinin düşeceğini gösteren çalışmalar bulunuyor. Hatta demans sorunu yaşama riski olan şeker, tansiyon hastalarında da kişilerin sağlıklı beslenmeye dikkat edip hastalıklarının etkili tedavisi sonrasında bu risklerinin de düşeceği gösteriliyor. Bu konuda kişilerin eğitim seviyesiyle birlikte hastalığın seyrindeki iyileşmenin de arttığı görülüyor” ifadelerini kullandı.
YARARLI BAKTERİLER ANTİBİYOTİK ETKİSİ YAPIYOR
“Hem hayvan deneyleri hem de Alzheimer hastalarını da kapsayan insanların içerisinde bulunduğu grupları temel alan çalışmalar, mikrobiyatanın iyi olmasının Alzheimer hastalığına yakalanma ihtimalini azalttığını gösteriyor” diyen Dr. Yüksel Dede, mikrobiyotanın Alzheimer üzerinde nasıl bir etki yarattığı konusunda şu bilgileri verdi: “Yararlı bakterilerin çokluğu, zararlıları için antibiyotik etkisi yapıyor. Zararlı bakterilerin ürettiği toksinler ya da onların yol açtığı hücre hasarıyla bağırsak geçirgenliği artıyor. Bu geçirgenlikleri nedeniyle sindirim kanalında bakterilerin ürettiği, dışarıdan alınan ya da kanal içerisinde oluşan zararlı maddelerin bağırsak yoluyla diğer organlara özellikle de beyne geçişi artıyor. Beyne geçen bu zararlı maddeler beyinde bir yangıyı tetikliyor ve orada hücre hasarına beraberinde de hücre ölümüne sebep oluyor. Alzheimer hastalığı aynı zamanda beyinde amiloid plakların artmasıyla ortaya çıkıyor. Ortaya çıka yangı bu plakların artışına, tomurcuklanmasına sebep olabiliyor. Bu yüzden iyi mikrobiyata bağırsak geçirgenliğinin ve bu tür zararlı maddelerin ortamda olmasını azaltacağı için iyi bir faktör. Aynı zamanda yararlı bakteriler bağırsaklarımızda bazı aminoasitlerin ve vitaminlerin sentezini de sağlıyor. Bunlar da tabi ki koruyucu etki gösteriyor” dedi.
Kötü mikrobiyatanın doğrudan doğruya Alzheimer hastalığını tetikleyici bir faktör olduğunu gösteren herhangi bir bilimsel çalışmanın olmadığını da hatırlatan Uzm. Dr. Yüksel Dede “Özellikle 60 yaştan önce erken tanı almış Alzheimer hastalarının genellikle bir genetik sebebi bulunuyor. Doğrudan doğruya erken başlangıçlı Alzheimer hastalığı ya da genetik geçişli Alzheimer hastalığı ve mikrobiyata ilişkisini konu alan bir çalışma yok. Fakat genetik yatkınlığı olan bir bireyin üstüne bir de kötü mikrobiyataya sahip olması hastalığın seyrine olumsuz katkı sağlayacaktır” diye konuştu.
AKDENİZ TİPİ BESLENİN
Sağlıklı bir mikrobiyata için liften zengin meyve sebzenin bol olduğu özellikle Akdeniz tipi diyeti öneren Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Nöroloji Uzmanı. Dr. Yüksel Dede, “Bu alanda yapılan araştırmalar var. Probiyotik bakterilerden zengin yoğurt, kefir gibi ürünler, bol sebze ve meyve tüketilebilir. Vitamin eksikliklerinden de kaçınmak gerekir. B, C, D vitaminleri beyin için önemli vitaminlerdir. Bunun dışında Alzheimer hastalığından korunmak için düzenli egzersiz yapmak ve zihinsel faaliyetleri hiçbir zaman terk etmemek gerekir. Bir kişinin eğitim düzeyi ne kadar yüksekse, zihinsel faaliyetlerine ne kadar devam ediyorsa Alzheimer hastalığına yakalanma ihtimali o kadar düşük oluyor. İleri yaşta bile örneğin yeni bir dil öğrenerek, her zaman zihni taze tutmak gerekir” ifadelerini kullandı.
Yorum Yazın