İstanbul’un kalabalık sokaklarında günlerini geçiren otobüs şoförlerinin ne tür zorluklarla karşı karşıya olduğunu kaçımız düşünürüz? Her gün işe giderken, bir duraktan diğerine geçerken binip indiğimiz o otobüslerin ardındaki emek, sıkıntılar ve görünmeyen kahramanlar vardır. Herkes için sıradanlaşan bu toplu taşıma araçları, otobüs esnafı için birer geçim kapısı. Ama bu kapının arkasında artan borçlar, birikmiş alacaklar, zorlu yol şartları ve daha nice engel yatıyor.
Otobüs esnafının belini büken en büyük sorunlardan biri birikmiş ödemeler. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle yapılan anlaşmaya göre otobüs esnafının hak ettikleri ödemeleri zamanında alması gerekiyor. Ancak bu ödeme düzeni ne yazık ki kağıt üstünde olduğu gibi işlemiyor. Esnafımız, Haziran’ın parasını alamamış, Ekim ayına geldik ama hala bu yazın sıcağında çalışıp hak ettikleri parayı cebine koyamamış. Dört aydır birikmiş paralarla bekleyen esnaf, Ekim ve Kasım’da yapılacak kısmi ödemelere umut bağlamış durumda. Ancak bu ödemeler, günü kurtarmaktan öteye gitmeyecek gibi görünüyor.
Böyle bir finansal sistemde, insanlar hayatlarını nasıl sürdürebilir? Kirasını, faturalarını, çocuklarının okul masraflarını nasıl karşılayabilir? Sadece esnaf değil, her birinin aileleri de bu ekonomik çıkmazın içine çekiliyor. Oysa yapılan iş, az buz bir iş değil. Her gün on binlerce yolcuyu taşımak, İstanbul gibi bir şehirde büyük bir hizmettir. Ancak bu hizmetin karşılığı, zamanında ve adil bir şekilde verilmediğinde ne yazık ki insanlar çaresiz kalıyor.
Esnafın Üzerindeki Denetim ve Cezalar
Bir diğer büyük sorun, otobüs esnafının sürekli denetim altında tutulması. Kamera sistemleriyle izleniyor, yolcu şikayetlerine göre cezalandırılıyorlar. Tabii, toplu taşıma hizmetlerinin denetlenmesi ve güvenliğinin sağlanması önemli. Fakat bazen bu sistem adaletsiz bir şekilde işliyor. Şoförler, yolcuların en ufak şikayeti üzerine ağır cezalar alabiliyor. Araçlarının teknik sorunları ya da yetersiz bakımları nedeniyle muayeneden geçemeyen otobüsler, defalarca ceza yiyebiliyor.
Bir otobüs esnafının, aracını her gün yollara güvenle çıkarabilmesi için düzenli bakım yapması şart. Fakat, bu bakımın bir maliyeti var. Ve işte o maliyet, ödeme bekleyen esnafın karşılayabileceği bir şey değil. Öyle ki, esnaf borçlanarak araç bakımlarını yapmaya çalışıyor. Alacaklarını tahsil edemeyen bir esnaf, bu bakımları nasıl yapacak? Cezalar ve denetimler artarken, esnafınomzundaki yük de katlanıyor.
Kalıcı Bir Yol Haritası Şart!
Peki, bu sorunların çözümü ne olabilir? İlk olarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ödemeleri zamanında yapması bir zorunluluk. Esnafın birikmiş alacakları varken, onları bekletmek, işleri daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Eğer belediye otobüs hizmetlerinin devam etmesini istiyorsa, bu hizmeti sunan esnafın haklarını gözetmeli ve ödeme planlarını aksatmamalıdır. Yoksa yarın, otobüsler yollara çıkamaz hale gelir ve bu da tüm şehri etkileyen bir kriz yaratır.
Ayrıca, araçların bakım süreçlerinde esnafa destek sağlanmalı. Muayeneden geçemeyen araçlar, esnafın kendi imkanlarıyla düzeltebileceği bir problem değil. Belediye, bu konuda esnafa finansal destek sağlayarak otobüslerin bakımlarının zamanında yapılmasını sağlayabilir. Bu, hem toplu taşımada güvenliğin artmasına katkı sağlar hem de şoförlerin üzerindeki cezai baskıyı hafifletir.
Denetim sistemi de daha adil bir hale getirilmelidir. Her yolcu şikayetinin bir ceza doğurması, şoförleri iş yapamaz hale getiriyor. Tabii ki denetim olmalı, ancak bu denetim esnafın haklarını da gözetmelidir. Teknolojiyle şoförlerin her an izlenmesi, onların psikolojisi üzerinde de olumsuz etkiler yaratıyor. Bir şikayet üzerine verilen ağır cezalar, esnafı bir yandan mali yük altına sokarken, bir yandan da motivasyonunu düşürüyor.
Ya Gelecek?
İstanbul’da toplu taşıma hizmetlerinin geleceği, bugünden çok daha zorlayıcı olabilir. Nüfusun her geçen gün arttığı, trafiğin her yıl daha da içinden çıkılmaz hale geldiği bu şehirde, toplu taşımayı sürdüren esnafın sorunları çözülmezse, yarınlarda bu hizmetin devam etmesi imkansız hale gelir. 2025 yılına kadar yapılması planlanan yeni maliyet sözleşmeleri ve sistem iyileştirmeleri şimdiden konuşuluyor. Ancak, esnafın borçlar altında ezildiği bir düzende, bu planlar ne kadar uygulanabilir?
Halk otobüsleri, bu şehrin en önemli hizmet sağlayıcılarından biri. Her sabah erkenden direksiyon başına geçip, on binlerce insanı işine, evine, okuluna ulaştıran bu insanlar, hak ettikleri karşılığı alamazlarsa, bu sistem ayakta kalamaz. Belediye yetkililerinin, bu soruna acilen çözüm üretmesi gerekiyor. Yoksa esnafın dayanacak gücü kalmadığında, bu hizmeti kim verecek?
Sonuç olarak, İstanbul’un kaotik trafiği içinde boğuşan otobüs esnafı, sadece bir araç şoförü değil; şehrin damarlarındaki hayatı taşıyan insanlardır. Onların yaşadığı sıkıntılara duyarsız kalmak, İstanbul’un toplu taşıma sisteminin çöküşünü izlemek anlamına gelir. Umarım yetkililer, bu sese kulak verir ve bu köklü sorunlara kalıcı çözümler bulurlar. Yoksa hepimiz o durakta çok uzun süre bekleyeceğiz.
Facebook Yorum
Yorum Yazın