İstanbul, belki de dünyada en genç ve kaliteli Özel Halk Otobüsü filosuna sahip bulunmaktadır. 3 bini aşan filonun tamamı engelli erişimine uygun, çok büyük bölümü de yüzde yüz alçak tabanlı yeni nesil araçlardan oluşmaktadır. Özel Halk Otobüsleri Yönergesine göre yaş haddi 15 olmasına rağmen şu anda Anadolu Yakasında faaliyette bulunan ÖZULAŞ A.Ş. ‘ne bağlı 453 araçlık filonun yaş ortalaması 5,5’tir. ÖHO filosu büyük oranda 2015-2020 arası ve işletmecilerin finansman ihtiyaçlarını yolculuk gelirleri ve İBB yolcu sübvansiyonundan karşıladıkları dönemde yenilenmiştir.
Bireysel işletmecilik ve dolayısıyla da bireysel tercihler nedeniyle marka sayısı 10’u bulmaktadır. Bu durum elbette bakım ve onarım açısından ciddi bir handikap ve maliyetleri yükselten unsurdur. Garajların yapılması ve kurumsal işletmeciliğe geçişten sonra marka sayısı garaj bazında azalacağı için bakım ve onarımlar daha nitelikli olacak, dolayısıyla da arıza nedeniyle oluşan hizmet kayıpları yedek araç kullanımıyla birlikte en aza inecektir. Buna rağmen Özel Halk Otobüslerindeki sefer gerçekleştirme oranının ? üzeri olması çok önemli bir başarıdır. Bireysel işletmeciliğe rağmen bu oranın gerçekleştirilmesi takdiri gerektiren çok önemli bir husustur. Demek ki ÖHO İşletmecileri işlerini kamu görevlisi sorumluluğu ve duyarlılığı ile yapıyorlar.
Bilindiği üzere İBB Meclisi’nin 17.09.2020 tarih ve 906 Sayılı kararıyla, Aralık 2020 ayından itibaren, İstanbul da kısaca ÖTİS olarak adlandırılan Özel Taşımacı İşletme ve Hak Ediş Sistemine geçilmiştir. Bu yeni sistem kapsamında idare (İBB) hasılatı kendisi toplayarak tüm maliyetleri ve kar payını üstlenirken, işletmeci idarenin yaptığı planlamaya göre işletmeciliği, aracın temini, temizliği, bakım ve onarımı ile personel istihdamını üstlenmiştir. İşletmeci Sefer gerçekleştirme performansına göre mevsimden mevsime, aydan aya değişmeyen düzenli bir gelire kavuşurken, idare ise Metro gibi ana taşıma sistemleri ile entegre tam esneklikte otobüs işletme ve ana taşıma sistemlerini daha verimli hale getirme avantajına kavuşmuştur.
ÖTİS yaklaşık 1 yıllık hummalı ve yoğun bir çalışmanın, çok ciddi emeğin ürünüdür. Kamu ve özel iş birliği ile yapılan örnek ve güzel bir çalışmadır. ÖTİS’in temel amacı ana taşıma sistemleriyle entegre sürdürülebilir, nitelikli bir otobüs sistemi oluşturulmasıdır. Elbette bu çalışma bir dönüşüm çalışmasıdır ve her dönüşüm de olduğu gibi alışkanlıklar nedeniyle kolay olmamıştır ve uygulama safhasında alışkanlıkların oluşturduğu direnç görülmüştür ve görülmeye de devam etmektedir. Her yeni sistemde olabilen alışkanlıkların olumsuz etkisi ÖTİS de öngörülmüştür. Bu durum bir süreçtir ve gerek idarenin, gerekse işletmecilerin kararlılığı ile kısa sürede atlatılacaktır.
Kent içi toplu taşıma bir kamu hizmeti ise de Özel Halk otobüsleri faaliyetine ülkemizde Belediyeler tarafından hep ticari bakıldığı için hizmetin ihtiyacı olan düzenlemelerde hep çekimser davranılmış veya ihmal edilmiştir. Mesela faaliyetin imtiyaz hakkına sahip idare tarafı Özel halk otobüslerinin maliyetlerini ve tabi olarak işletmecilerin bu işten kar sağlama ihtiyaçlarını tartışırken, hala da tartışmaya devam ederken aynı işi, aynı şartlarda yapan Belediye otobüslerinin oluşturduğu çok yüksek maliyetini, işletme verimsizliğini ve sürekli zarar etmesini söz konusu dahi etmemektedirler. Bu da yılların getirdiği bir alışkanlıktır. Otobüs belediyenin ise zarar edebilir ama otobüs özel şahsın ise, yolcu taşıma tarifesini kendileri hazırladıkları ücretsiz ve indirimli yolculukları kendileri belirledikleri halde çok para kazanıyordur görüşü hakimdir. Kamu tarafındaki bu anlayış ülkemizde kent içi toplu taşımacılığında bir standart oluşmasını ve hizmette niteliğin çok daha yükselmesini önlemiştir. Dolayısıyla da ülkemizde sayıları 30 bini aşan Özel halk Otobüsleriyle ilgili olarak kamu tarafında artık bir anlayış değişikliğine ve kabule ihtiyaç bulunmaktadır. Çünkü kentler gelişmekte ve çevre, trafik ve sosyal sorunlar açısından toplu taşımaya olan ihtiyaç artmaktadır.
ÖTİS başlayalı 7 ay olmuştur ve yeni sistem kapsamında yer alan birçok husus henüz uygulamaya tam olarak koyulmamıştır. Yeni Hakediş modeli ile alakalı olarak eksiklikler azalmış olsa da daha tam olarak giderilememiştir ve pandemi nedeniyle de performans ödemesi Meclis Kararında belirtilen esaslara göre ödenemediği için geçici olarak sıkıntılar yaşanmaktadır.
Hak edişin planlandığı gibi tam ve vaktinde ödenmesi, maliyet güncellemesinin devreye alınması ile birlikte en azından finansman sıkıntısı yaşayan işletmeciler biraz rahatlayacaklardır.
Araç Yenilemeye Radikal Çözüm Gerekli
Bu olağanüstü şartlar nedeniyle hasılat azaldığı için yeni araç alımı nerede ise durma noktasına gelmiştir. Araç bedelinin 10 yıla yayılarak ve her yıl güncellenmesi ÖTİS kapsamındaki bir ödeme planı olup, işletmecinin buna göre gerekli önlemlerini almasının beklenmesi normaldir. Ancak şu husus dikkatten kaçırılmamalıdır. 7 aylık süreçte işletmeciler performans ödemesini pandemi nedeniyle düşük aldıkları için, araç alım bedelini ayırmayarak kısa vadeli ihtiyaçları için kullanmak zorunda kalmışlardır. Ayrıca araç yenileme bedeli maliyetinin güncellenmesinde piyasa koşullarının dikkat alınmaması veya optimum olarak belirlenmemesi halinde işletmecinin sıkıntıya düşeceği muhakkaktır. Bu itibarla hizmetin sürdürülebilirliği açısından araç yenileme bedelinin piyasa koşullarına göre belirlenmesi ve bu bedelin işletmeciye direk ödenmeyerek bağlı oldukları Şirketlerin kontrolünde direk olarak araç alımına yönlendirecek bir model oluşturulması şarttır.
Araç yenileme bedelinin aylık olarak işletmeciye ödenmesi şeklindeki mevcut uygulama, bedel piyasa fiyatlarına göre belirlense dahi başka amaçla tüketilmesine ve gerektiğinde de işletmecinin sıkıntıya girmesine ve filoyu yenilemede ilerleyen zaman içinde probleme neden olacaktır.
ÖTİS kapsamında araç yenileme maliyetinin mevcut oluşturulması ve ödenmesi esaslarına göre bir problem sektörü beklemektedir. Ben bu konuyu sistem oluşturma çalışmaları sırasında da taraflara birçok kez ifade ettim. Bir defa daha ifade ediyorum. Araç değişikliğinin Şirketler vasıtasıyla Kurumsal yönetilmesi zorunluluktur. Bu hem marka sayısının azaltılarak bakım ve onarım maliyetlerinin düşürülmesi ve daha nitelikli hale getirilmesi, hem de filonun vaktinde ve bedelin yerine, ancak aylık düzenli peşin ödemelerle daha ekonomik şartlarda kullanılması için gereklidir. İdare açısından “ben bedeli aylık olarak ödüyorum, işletmeci vaktinde nasıl değiştirecek ise aracını değiştirsin, bu onun problemidir” işletmeci açısından da “hele bir değiştirme vakti gelsin o zaman bir şekilde hallederiz” yaklaşımları yanlış ve belirsizlik içermektedir. Bu yaklaşımlar sorunun oluşmasını önlemeyeceği gibi kamu hizmetinin sürdürülebilirliğini de riske atacaktır.
ÖTİS; idarenin, işletmecinin ve kentin ihtiyacı olan çok iyi bir sistemdir. Eksikleri, işletme alt yapısının yetersizliği nedeniyle aksayan yanları vardır. Bunlar zaman içinde ancak kent menfaatleri merkeze koyularak karşılıklı anlayışla her zaman çözülebilecektir. Bana göre bundan sonrası önemlidir. İdare ve işletmeci olarak ÖTİS’e sahip çıkılarak ihtiyaçlarının giderilmesi ve daha da geliştirilmesi gerekir. Aksi halde telafisi mümkün olmayan sıkıntılar oluşacağı muhakkaktır. Çünkü artık geriye dönüş asla mümkün olamayacaktır. Bireysel araç değiştirme keyfiyetinden kaynaklanan sıkıntı başlamıştır ve soruna dönüşmeden, vatandaşa olumsuz yansımadan şimdiden ARAÇ DEĞİŞTİRME konusunu tartışıp çözmek gerekmektedir.
Herkese kazasız, belasız hayırlı çalışmalar diliyorum.
Facebook Yorum
Yorum Yazın