Son yıllarda toplu taşıma hizmetleri, özellikle de özel halk otobüsleri, ekonomik zorluklar ve siyasal etkiler nedeniyle ciddi bir çıkmazla karşı karşıya. Siyasal kararların faturası halk otobüs esnafına yükleniyor. Biz işimizi layıkı ile yapıyoruz ama konu paraya gelince yok deniliyor. Sistem zarar ediyorsa sebebi halk otobüs esnafı değil. Geçmişten daha fazla yolcu taşıyor araçlarımız. Zarar ettiren başka, acı çeken esnaf!
2024 yılına geldiğimizde, halk otobüsleri sektörü yaklaşık dört yıldır ciddi bir mali darboğazın içinde. Pandemi dönemi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'deki pek çok sektörü de olumsuz etkiledi. Bu dönemde, birçok sektör ve işletme devletin sağladığı desteklerle ayakta kalmaya çalıştı, ancak halk otobüsleri için bu süreç daha sancılı oldu. Pandemi sürecinin getirdiği belirsizlikler, toplu taşımada azalan yolcu sayısı ve artan maliyetler, bu sektörün sürdürülebilirliğini önemli ölçüde tehdit etti.
Pandemiyle birlikte halk otobüsü işletmeleri, gelirlerinde büyük bir düşüş yaşadı. ÖTİS sözleşmesinde belirli aralıklarla ödemeler yapılacağı belirtilmesine rağmen, bu ödemeler düzenli bir şekilde gerçekleştirilemedi. Bugün, her bir otobüs işletmesinin içeride yaklaşık 4 aylık bir alacağı bulunuyor ve bu alacak toplamda 1,6 milyon TL'ye ulaşıyor. Bu alacaklar, sektörün mali dengesini sarsarken, hizmetlerin devamını da büyük ölçüde zorlaştırıyor.
Ekonomik Zorluklar ve Sektörün Fedakarlıkları
Bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) bağlı hangi personel 4 ay boyunca maaş almadan çalışır? Ancak halk otobüsü işletmecileri, bu zor koşullarda dahi hizmet vermeye devam ediyor. Fakat sektör mensubu olan bizler, ödemeler yapılmasa bile hizmeti aksatmamak için büyük fedakarlık gösteriyoruz. Ancak bu fedakarlığın sürdürülebilir olup olmadığı tartışmaya açık.
İstanbul'da halk otobüslerinin maliyeti yaklaşık 400 bin TL iken, İETT'nin bir otobüs için maliyeti 800 bin TL'yi buluyor. Bu durum, özel halk otobüslerinin daha ekonomik bir çözüm sunduğunu gösteriyor. Ancak artan maliyetler ve yetersiz gelirler, bu avantajı ortadan kaldırıyor. Bugün halk otobüsleri, büyük ölçüde siyasi kararlardan etkilenen bir duruma düşmüş durumda. Örneğin, seçim dönemlerinde bilet fiyatlarına zam yapılmaması, işletmelerin gelirlerini ciddi şekilde etkiledi.
2019 yılından bu yana baktığımızda özel halk otobüslerinin taşıdığı yolculuk sayıları yükseldi. O yıllarda otobüs esnafımız yolculuk gelirleri ile giderlerini rahatlıkla karşılayabiliyordu. Bugün ise yolculuk sayıları artmasına rağmen idare bize ödemesi gereken rakamın yarısını dahi toplayamıyor. Peki bu durumda suçlu kim? Esnafımız üstüne düşeni fazlasıyla yapıyor. Zararın sebebi biz değilsek, cezası da bize ödetilmemeli.
Yolcu Kayıpları ve Siyasi Engeller
Toplu taşıma hizmetlerinde en büyük gelir kayıplarından biri, ücretsiz ve indirimli kartlar üzerinden yapılan yolculuklardan kaynaklanıyor. Bugün, taşınan yolcuların yüzde 50'den fazlası indirimli veya ücretsiz kartlarla seyahat ediyor. Bu da işletmelerin mali dengelerini ciddi şekilde bozuyor. Öte yandan, yıllık enflasyon oranları (TÜFE) dikkate alınarak düzenli zam yapılmaması, işletmeleri daha da zor duruma sokuyor.
Toplu ulaşımda alınacak kararlar siyasi kaygılardan arındırılmalıdır. Zorunlu bir hizmet olduğu ve sürdürülebilirliğine zarar gelmemesi gerektiği unutulmamalı.
Personel ve Teknik Zorluklar
Sektörde yaşanan mali sorunlar, personel istihdamını da olumsuz etkiliyor. Bugün halk otobüsü işletmecileri, kaliteli şoför bulmakta zorlanıyor. Şoförler, ödemelerin düzenli yapılmaması nedeniyle başka iş imkanlarına yöneliyor. Aynı zamanda araç bakımları da aksıyor, çünkü tamirciler ödemeleri peşin almadan hizmet vermek istemiyorlar. Bu durum, hizmet kalitesini düşürürken, araçların güvenliğini de tehlikeye atıyor.
İETT'nin denetim baskısı altında olan işletmeciler, finansal sorunlar nedeniyle araçlarını bakıma gönderememekle karşı karşıya kalıyorlar. Bu da hem hizmetin sürekliliğini hem de güvenliğini tehlikeye atıyor. Halk otobüs işletmecileri artık finansal kaygı yaşamak istemiyor. Sektörün yatırım yapılabilirliği tehdit altında. Kimse geleceğe güvenle bakamıyor. Büyük bir sektör gelecek sıkıntısı çekiyor. Halk otobüslerinin şehiriçi ulaşıma sunduğu katkı ve önemi göz ardı edilmemelidir. Bu gibi tutumlar esnafın geleceğe ümitle bakmasını engelliyor. Ayrıca finansal sıkıntılar yüzünden otobüs filosu yaşlanmakta ve yatırım yapılmamaktadır.
Çözüm Önerileri ve Gelecek Beklentileri
Sektörün sürdürülebilirliği için acil önlemler alınması gerekiyor. Eğer yetkililer bu sorunlara duyarsız kalırsa, halk otobüsü işletmeleri faaliyetlerini sürdüremeyecek hale gelecek. Uzun vadede bu hizmetin devam edebilmesi için öncelikle mali dengenin sağlanması şart. Düzenli ödemeler yapılmalı ve bilet fiyatları enflasyon oranlarına göre güncellenmeli. Ayrıca, ücretsiz ve indirimli kartlardan kaynaklanan gelir kayıplarını telafi edecek mekanizmalar geliştirilmelidir.
Sonuç olarak, halk otobüsleri sektörü ciddi bir krizle karşı karşıya. Eğer gerekli önlemler alınmazsa, bu kriz hem işletmeleri hem de İstanbul halkını olumsuz etkileyecektir. Sektörün temsilcileri, bu zorluklara rağmen hizmet vermeye devam etse de, sürdürülebilirlik noktasında büyük riskler taşıyor.
Otobüs esnafı, sebep olmadığı durumlar yüzünden cezalandırılmamalıdır. İşletmecilerimiz her zamankinden daha fedakarca görevini ifa ediyor. Sürdürülebilir ulaşım için gereksinimler sağlanmalıdır. Sistemin aksamasına sebep olan durumlar acilen çözülmelidir. Artık hizmet durma noktasında. Bu işin durması demek, İstanbul’da bir kaos demektir. Otobüs filosunun eskimesi, gerekli yenilemenin sağlanamaması bile sorunun bir göstergesidir.
Otobüs esnafı acilen geleceğe umutla bakabilmeli. Bunun yolu da hakkını zamanında almasıdır. İstanbul halkına yıllardır kesintisiz hizmet sunan esnafımızın böyle bir desteğe ihtiyacı var. Sorun ötelenebilir olmaktan artık çok uzak. Şirketler olarak yaşanan sıkıntıyı olması gereken tüm makamlara defalarca ilettik. Üstümüze düşeni fazlasıyla yaptık. Artık bu saatten sonra halen sorun çözülmüyorsa sebebi ne bizleriz ne de esnafımız.
Facebook Yorum
Yorum Yazın