Gecen haftaki köşe yazımda 5216 sayılı "Büyükşehirler Yasası" ndaki değişikliği gündeme getirmiştim. Bu değişiklik neler getirecek buna biraz değinmek gerekiyor. Büyükşehirlerde belediye başkanlıkları %50 hissesi belediyeye ait olacak bir şirket kuracak ki İstanbul'da kurulmuş durumda. Bu şirketler toplu taşıma yapmaya başlayacak veya İstanbul'da olduğu gibi bireysel taşımacılara devredecek. Bütün bu işlemler maalesef ihalesiz yapılacak. Kaç araç verilecek, ucu açık, sayısı belli değil. Belediye istediği kadar verebilir. İstediği hatta ihalesiz yeni araçlar tahsis edebilir. Büyükşehirlerde oturmuş bir toplu taşıma sistemi var. Tüm büyükşehirlerde yeteri kadar taksi taşımacılığı var. Bazı şehirlerde yeteri kadar minibüs taşımacılığı ve özel halk otobüsleri var. Belediyenin kendi toplu taşıma araçları var. Yeni araçlara ihtiyaç var mı tartışılır. Her verilecek toplu taşıma aracı ciddi sıkıntılara ve mağduriyete yol açacaktır. Bu böyle bilinmelidir.
Yetkililer neden böyle bir değişikliğe gerek gördüler? Ne düşünerek yapılan bir çalışmadır? Bunu tartışmak sorgulamak gerekmektedir. Sistemde var olan toplu taşımacılara gözdağı vermek için mi, yoksa yeni alternatif bireysel taşımacılar yaratarak büyükşehirlerde toplu taşıma sistemini kaos ortamına sürüklemek mi istenmektedir? Ben yaptım oldu mantığı ile davranarak; sivil toplum kuruluşları, birlik, oda, kooperatif ve esnaf derneklerini yok sayılarak, bilgi paylaşımı yapılmadan, görüşleri sorulmadan yapılmış bir kanun değişikliği olduğu ortaya çıkmıştır. Ve maalesef olumsuz sonuçlar doğuracak bir çalışma olmuştur.
Türkiye seçim sathına girmişken bu değişikliğin yapılması da düşündürücüdür. İstanbul'da 18.000 adet taksi, 7000 adete yakın minibüs, 2000 adet özel halk otobüsü taşımacılığı yapılıyor. Diğer Büyükşehirleri de katarsak toplam 50.000 adet toplu taşımacı bu kanun değişikliğinde zarar görecektir. Mağduriyet yaşayacaktır. Bunun hesabı kitabı iyi yapılmalıdır.
Türkiye'deki tüm toplu taşımacılar şu sorunun cevabını arıyor: Bu günden sonra ne yapılmalıdır? Yapılacak tek şey var; öncelikle sesimizi yükseltmeliyiz ve bu değişen kanun maddesini tüm siyasilere iyi anlatmalıyız. Mağduriyetimizin giderilmesi için gerekli çalışmaları yapmalarını talep etmeliyiz. Sonuç alınamazsa gerekli yasal mercilere derhal başvurmalıyız. Bizi yok saymalarına seyirci kalamayız, kalmamalıyız.
GÖKSEL OVACIK
Özulaş A.Ş.
Yönetim Kurulu Üyesi
Facebook Yorum
Yorum Yazın