Bilindiği üzere ülkemizde çalışma hayatını düzenleyen Kanunların başında 4857 sayılı İş Kanunu gelmektedir. Anılan Kanun hükümleri arasında beşinci bölüm “iş sağlığı ve güvenliği” açısından mülga hükümler içerse de, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemek amacıyla 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu30.06.2012 tarihli Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Anılan Kanun hükümleri yanı sıra ayrıca, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinde görevli iş güvenliği uzmanlarının nitelikleri, eğitimleri ve belgelendirilmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarını düzenlemek amacıyla İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği yürürlüğe konulmuştur.
İşverenin Genel Yükümlülüğü
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 4.maddesinde işverenlerin yükümlülükleri açıkça belirtilmiş olup, yukarıda bahsettiğimiz Yönetmelik ile görev ve sorumluluklar netleştirilmiştir.
Kanunun 4.maddesinde işverenin genel yükümlülüğü başlığı altında aşağıdaki hususlara değinilmiştir.
MADDE 4 – (1) İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;
a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.
b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.
c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.
ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.
d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.
(2) İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.
(3) Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez.
(4) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.”
6331 sayılı Yasa ve anılan Yönetmeliklerde, işverenlerin belirtilen hükümlere uymaması halinde çeşitli idari para cezalarının yanında ileriye dönük olarak da adlandırabileceğimiz bir takım sorumlulukları mevcuttur.
İşverenler, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.
Türk Borçlar Kanunu’nda devreye girdiği durumlarda işverenler Yasa’da anılan hükümlere uymadıkları takdirde hak sahiplerine maddi ve/veya manevi tazminat ödemek durumunda kalabilirler.
Ölüm halinde;
- Cenaze giderleri, Ölüm hemen gerçekleşmemiş ise tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar,
Bedensel zarar görülmesi halinde;
- Tedavi giderleri, Kazanç kaybı, Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
İşverenler yukarıdaki giderlerden sorumlu tutulabilmektedir.
İşverenlerin Cezai Sorumlulukları;
İşverenlerin iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerine uymaması halinde karşılaşabilecekleri cezai sorumluluklara geçmeden önce Türk Ceza Kanunumuza göre meydana gelen kazalarda işverenin “kastı” olmasa da “taksir” ve bazı durumlarda “bilinçli taksir” düzeyinde sorumluluğuna gidilerek cezalandırılmasının mümkün olabileceğini hatırlatmakta fayda vardır.
Türk Ceza Kanunun 22.maddesine istinaden Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Bir anlamda taksir, aslında aldırmazlık umursamazlıktır. Fail suçu işlemek istememektedir, ama hukuk düzeninin gereklerine de aldırmamaktadır. Örneğin, hız limitlerini aşarak araç kullanmak…
İşverenlerin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması durumunda taksir sorumluluğu doğacaktır. Dikkat ve özen yükümlülüğünden kasıt, işçinin kişiliğini gözetme borcu, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma borcu.
İşverenlerin, özenli davranışı tanımlayan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda yer alan önlemleri almaması durumunda kurala aykırılık söz konusu olacağından işçinin yaralanması durumunda “ Taksirle Yaralama”; işçinin ölümü durumunda “Taksirle Öldürme” suçlarından işverenlerin sorumluluğu söz konusu olacaktır.
Türk Ceza Kanunu 85.maddesi gereği;
- Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Türk Ceza Kanunu 89.maddesi gereği, - Taksirle, başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, 3 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.
- Taksirle yaralama fiili, mağdurun; birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.
İşverenin, iş sağlığı ve güvenliği konusunda işyeri dışındaki uzman kişi veya kuruluşlardan hizmet alması, bu konudaki sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.
İşverenin işçiyi gözetme borcuna aykırı davranması halinde veya işyerinde yeterli güvenlik önlemlerinin alınmaması sonucu işçinin ölmesi veya sakat kalması ya da meslek hastalığına yakalanması halinde, işverenin hukuki, cezai ve idari sorumluluğu doğacaktır.
Facebook Yorum
Yorum Yazın