64 yaşında ve 41 yıldır sektörün içindeki birisi olarak şimdiye dek hiç görmediğim bir akaryakıt pahalılığı yaşıyoruz. Öyle ki motorin fiyat son 1 yılda %200’leri aşan oranda arttı. Bu durum doğal olarak zaten sübvansiyonlarla ayakta durmaya çalışan kent içi toplu ulaşım sektörünü olumsuz etkiledi, etkiliyor. Fiyat artışı enerjide olduğunda bu durum zincirleme olarak bütün sektörleri ve maliyet kalemlerinde artışa neden olmaktadır.
Kent içi toplu taşımacılık, dünyanın her yerinde kamu hizmetidir ve sosyal özelliği nedeniyle yolculuk gelirleri ile giderleri karşılayabilmek mümkün olamadığı için merkezi ve yerel idareler tarafından sektöre yatırım ve işletme desteği sağlanmaktadır. Devlet desteği aslında işin tabiatında olan bir konudur. Yani sübvansiyonsuz toplu taşıma olamaz. Ancak dünyadan farklı olarak Ülkemiz de kent içi toplu taşımanın sübvanse edilmesi yükü tamamen belediyelere yüklenmiştir. Dolayısıyla da toplu ulaşım giderleri Belediyelerin bütçesinde önemli bir yer tutmakta ve takviye niteliğindeki işletme gelirleri azaldığında ise ödemelerde sıkıntıya neden olmaktadır. Toplu ulaşımın maliyet yükünü hafifletmek isteyen belediyeler zaman, zaman bilet ücretlerini ayarlamaktadırlar. Ancak İstanbul özelinde ücret-maliyet dengesi, ücretsiz ve indirimli taşıma nedeniyle öyle bir hale gelmiştir ki artık bilet ücretleri maliyet artışlarının üzerinde artırılsa bile reel olarak gelire yansımadığı için gelir gider makasını daraltabilmek mümkün olamamaktadır.
İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz nedeniyle bilet ücretlerinde ayarlama mutlak gereklidir. Bunu kabul ediyorum. Ancak faaliyet gelirlerinin giderler karşısında yetersizliğinde bilet ücretini artırmanın tek çare olarak görülmesini doğru bulmuyorum. Yolcu taşıma tarifesini artırmakla gelirin artırılamayacağı, sorunun tamamen tarife artış oranında olmadığı Ocak ayında yapılan %36 oranındakiartışla net bir şekilde görülmüştür. Ki tam bilet tarifesinin çok yüksek tutulmasının taşınan yolcu sayısının ve gelirin azalmasına neden olduğu gözden kaçırılmamalıdır. (Tarifenin artırıldığı 2022 Ocak ayı yolculuk verileri ile 2021 Aralık ayını mukayese edildiğinde bu durum görülmektedir.) Her tarife değişikliğinde tam tarife ile indirimli tarife ve ücretsizler arasındaki makas biraz daha açıldığı ve indirim oranları yükseldiği için öğrenci sayısı sürekli artmakta, tam İstanbul karttan abonman karta geçiş çoğalmakta bu ise yapılan zammın reel olarak gelire yansımasını engellemektedir. Dolaysısıyla da tam İstanbul kartın bedelinin yüksek oranlı artırılması gelirde hedeflenen artışı sağlamamaktadır. Bu nedenle mutlaka ve mutlaka seyahat kartı uygulaması, öğrenci indirim uygulaması ile indirim oranlarının gözden geçirilerek tam tarife ile olan makasın daraltılması ve ayrıca engelli kart verme şartlarının gözden geçirilerek ilgili Bakanlık kayıtlarında olmayan kişilere Belediye takdiri ile ayrıca engelli kartı verilmemelidir. Seyahat kartları sistemi istismarı ve usulsüzlüğü, haksızlığı önleyecek şekilde yenilenmelidir. Engellilik ile iş göremezlik kesin olarak ayrılmalıdır. Her engelli iş göremez değildir. Çalışan engelli birini kamu hizmetlerinden istifade ederken diğer vatandaşlardan ayırmamak, engeli olmayan ile olanı aynı görmenin de gereğidir.
Tarifelere yapılan zammın aynı oranda gelire yansımamasının, işletme gelirinin düşük olmasının nedenleri bellidir. Bu nedenleri ortadan kaldırmadan bilet ücretini artırmak çare ve doğru bir çözüm değildir. Bir kez daha ifade edeyim, maliyet artışlarına paralel olarak bilet ücretlerinin insanların gelirlerine olumsuz etkisi göz önüne alınarak belli ölçüde artırılmasına karşı değilim ve bunun eşyanın tabiatı olduğunu kabul ediyorum. Ancak tarife ve seyahat kartları sisteminin, indirim oranlarının adil bir şekilde ve kalıcı olarak düzeltilmemesi, hatların maliyetlerine göre ücretlendirilmemesi, otobüs hatlarının ana taşıma sistemleriyle entegreli olarak optimize edilmemesi hallerinde gelir gidere yaklaşmayacaktır.
Ülkemizde ne yazık ki tam bileti asgari ücretliler, liseyi bitirmemiş olanlar ve doğal olarak düşük gelir gurupları kullanmaktadır. Dolayısıyla da bilet ücretinin aşırı artırılması en başta düşük gelir guruplarını sıkıntıya sokacak ve bunun neticesinde istismar artacaktır. Son UKOME toplantısında İBB taşıma unsurları için bilet ücretini artırmamayı önerenler ne yazık ki bugünkü yanlış olan tarife, Seyahat kartı ve indirim uygulamasının da sorumlularıdır.
Tarife, seyahat kartı ve indirim uygulamalarının haksızlığa neden olduğu, usulsüzlüğü ve haksız yararlanmayı, indirimli ve ücretsiz kullanımı adeta teşvik ettiği seslendirilmesine rağmen o tarihte İBB’de yetki ve karar sahibi oldukları halde bu yanlışları düzeltmek için kıllarını kıpırdatmamışlardır. Düşük gelir gurupları aleyhinde çok haksız bir tarife sistemi ve bunu düzeltmenin çareleri ortada iken zam yapılmasından başka bir şey söylemeyen yetkilileri anlamakta zorlanıyorum. Zam çok sevimsiz bir durumdur ve hiçbir yetkilinin içi rahat bir şekilde zam talebinde bulunmayacaklarını biliyorum. Hele hele siyasetçiler açısından zam çok büyük bir risktir. Ayrıca toplu taşımada durumu bilmeyenlerin tarife güncellemesine karşı çıkmalarını anlamakta mümkün değildir. Bu işin bir matematiği vardır. Yetkilerinizi kullanarak gerekçesiz karşı çıkmayı izah edemezsiniz. Karşı çıkanlar şunu söylemelidir. Yakıt ve yatırım maliyetini biz karşılayacağız, vergileri azaltacağız diğer maliyetlere de siz katlanın, Bu takdirde karşı çıkış anlaşılabilir. Bu kente, insanlara ve Devletin Kuruluşlarına yazık edilmemelidir. Bir Devlet işleyişi olmalı ve kişisel ve siyasi görüşler buna alet edilmemelidir. Aksine bunun sıkıntısını hepimiz yaşarız. Yarın hizmetler aksarsa bunun hesabını ve vebalini taşıyamazlar.
Zaman içinde öylesine yanlış bir kart ve bilet sistemi oluşturulmuştur ki, bugün için her taşınan 100 yolcunun sadece 20’si tam ücret (5,48 TL) , 55’i indirimli ücret ödüyor ve 25’i de hiç ücret ödemiyor ise işletmelerin işi sürdürmesi mümkün değildir. 2013 yılına kadar yolculuk gelirleriyle giderlerini karşılayan özel otobüs işletmesinin sübvansiyona muhtaç hale gelmesinin nedeni bu durumdur.
Bu konu şoförleri de olumsuz etkilemekte, motivasyonu düşürmekte, ilgisizliği artırmakta, kart takibini ve denetimi de zorlaştırmakta, ayrıca kayıp-kaçak sorununu da büyütmektedir.
Her tarife zammından sonra tam ücret ödeyenlerin sayısının azaldığı bir durumda, gelir beklenen oranda artmayacaktır. Dolayısıyla da başta tarife ve seyahat kartı sistemleri olmak üzere hat ve güzergah belirleme esaslarının, yaşlanmış ve verimsiz hat ağının gözden geçirilmesine acilen ihtiyaç vardır. Örnek olarak 2013 yılına kadar yolcu taşıma gelirleri ile kendini idame ettiren ÖHO İşletmesinin bugün desteğe muhtaç hale gelmesinin nedenleri iyi incelendiği ve doğru tespitler yapıldığında sorunu çözmek kolaylaşacaktır.
Öğrenci kart ve indirim uygulaması ile alakalı olarak 4736 sayılı Kanun nedeniyle il den il’e değişen uygulamalar bulunmaktadır. Çünkü 4736 Sayılı Kanunda Belediyelerin sosyal guruplara indirip uygulayabileceği ve indirim oranlarını da yine kendilerinin belirleyeceği hüküm altına alınmıştır. Yani Belediyeler indirim uygulamak zorunda olmadıkları gibi indirim oranlarını belirleme kendi tasarruflarındadır. Son UKOME toplantısında bahsi geçen öğrencilerle alakalı Danıştay kararını görmedim ama Kanunda öğrencilere indirim uygulamak ve şu kadar indirim sağlamak gibi zorunluluğuna ilişkin hüküm yoktur. Dolayısıyla da Danıştay Kanun hükmüne rağmen farklı bir mütalaada bulunmamış olmalıdır. Böyle bir karar var ise bunun değerlendirmesini hukukçu biri yapmalıdır. Ayrıca toplu taşıma türlerinin bir kısmına zam yapılsın ama Belediye unsurlarına yapılmasın önerisi tam bir akıl tutulmasıdır. Muhtemelen bu önerinin neden olacağı olumsuzluklar dikkate alınmamıştır. Her şeyden önce otobüs tarifesinin düşük olmasına en başta Minibüsler itiraz edecektir. Çünkü böyle bir durumda yolcular otobüse yönelecek ve Minibüse yapılan zam hiçbir gelir artışı sağlamayacaktır. Böyle bir öneriyi anlayabilmek gerçekten zordur. Şayet maliyet tutarları önemli ise otobüsün yatırım ve işletme maliyeti Minibüsten çok çok daha fazladır. Şöyle bir tereddüde düştüm ve kendime sordum. Acaba otobüsün yatırım ve işletim maliyetlerinin bir bölümünü Devletimiz karşılıyor da biz mi farkında değiliz.? Öğrenciler diğer bir alternatif olarak 2 farklı indirim uygulanabilir. Mesela 25 kaşına kadar indirim oranı %50, 25 yaşından sonra ise belirli kıstaslar çerçevesinde %25 olabilir. Bu da bir çözümdür ve haksızlığı önlemek noktasında katkı sağlayacaktır.
TARİFE SİSTEMİ-TARİFE UYGULAMASI-İNDİRİM ORANLARI VE BUNUN GELİRE OLUMSUZ ETKİSİ (Tam ve birden fazla biletli hatlar) GELİR NASIL ARTAR?
İşletme gelirinin düşük gerçekleşmesi ve taşınan yolcu sayısı ile ters orantılı olarak sürekli azalması, yapılan artışın gelire aynı oranda (reel olarak) yansımamasının nedenlerinin başında yaşlanmış, yıpranmış ve demode olduğu için günün ihtiyaçlarına cevap veremeyen tarife sistemi, indirim oranları ve uygulaması, işletim maliyetine bakmadan hatların tarife uygulamasındaki yanlışlar ve eksiklerdir.
İndirim oranları, indirimli tarife uygulaması, ücretsiz taşıma kapsamı ve uygulaması, Abonman Kart fiyatı ve uygulaması, hatların tarifelerindeki standartsızlık, Seyahat Kartları Sisteminin yanlışlığı ile birlikte gelirin sürekli düşmesinin ve yapılan tarife artışlarının gelire reel olarak yansıyamamasının temel nedenleridir.
İşletme geliri 2013 yılından başlayarak sürekli düşürülmüştür. İlk olarak 2013 yılında öğrenci zammının İBB tarafından geri alınması, sosyal devlet uygulamaları çerçevesinde ücretsiz taşıma kapsamının sürekli genişletilmesi, öğrenci ve sosyal indirim oranlarının artırılması ve tarife ayarlamalarının yıllık olarak yapılmaması (Tarife güncellemeleri ortalama 1,5 yılda bir ve maliyet artış oranlarının çok altında oranlarda yapıldı. Sanki bilerek İşletme gelirleri düşürüldü.) ve artış oranlarının maliyet artışlarının geri kalması neticesinde daha önce birçok kalemde destek sağlayan ÖHO’leriİBB’den ilk defa destek alacak duruma gelmişlerdir.
Nitekim 2013 yılından itibaren 15 kuruşla başlayan ve sadece öğrencilere yapılan yolculuk başına sübvansiyon uygulaması 2016 yılından itibaren, bütün yolculukları kapsayacak şekilde genelleştirildi. 2013 yılından önce kendi kendine yeten ÖHO İşletmeciliği idareye sağlanan desteklerin bir kısmının kaldırılmasına bir kısmının da sembolik hale getirilmesine rağmen 2020 yılında sayısı sürekli değişen yolculuk sübvansiyonu ile de ayakta duramayınca 2020 Aralık ayından itibaren ÖTİS’e geçilmiştir.
Bu verilerden anlaşılacağı üzere, gerek yolculuk türleri arasında gerekse yolculukların kendi türü içinde, bilet türü ve aktarma kademeleri arasında indirim oranlarında bir standart yoktur.
Bu standartsızlık ve uyumsuzluk gelirin düşük olmasının, tam tarifeli yolculuk sayılarının azalmasının (Tam yolculuk ücreti arttıkça Lise mezunun olanların AÖF kaydı, usulsüz kullanım ve alternatif toplu taşıma türlerine (Minibüs) geçiş, bilet türünü değiştirme ve yolculuk sayısını azaltma nedenleriyle) ve diğer yolculuk türlerinde çoğalmanın temel nedenlerinden birisidir.
Kısaca tarifeyi %... şu kadar artırdık, gelirde aynı oranda artacak beklentisi yanlış bir hesaptır. Geçtiğimiz yıl Ağustos ve bu yıl Ocak ayında yapılan 2 tarife artışı toplamı kümülatif olarak %55’e denk gelmektedir. Ancak elimizde gelir verisi olmadığı için mevcut tarife sistemi nedeniyle reel gelir artışının en fazla %30 olduğu tahmin edilmektedir.
Belirtilen sebeplerle tarife sisteminin yenilenmesi işletme gelirinde istikrarın sağlanması ve kaçakların önlenmesi açısından elzemdir.
Lise mezunu olmayan ve asgari ücret üzerinden geliri olan bir kişinin ayda 430,00 TL, kamu veya özel sektörde statüsü, yüksek geliri olan ve AÖF’e kayıt yaptıran diğer kişinin 78,00 TL aylık yolculuk giderinin olduğu anormal bir durum ortaya çıkmıştır. Sosyal uygulama mantığı ile bağdaşmayan, acilen el atılması gereken çok ciddi bir haksızlık, standartsızlık ve tarife türleri ile kademeleri arasında tutarsızlık söz konusudur.
Tarife ile ilgili öneriler;
Tam İstanbul Kart ve Tam Abonman Kart olmak üzere 2 bilet tarifesi olmalı ve sadece bunlar ilan edilmelidir. (Öğrenci ve Sosyal indirimliler için ayrıca tarife olmamalı)
Öğrencilere ve Sosyal Kesime uygulanacak indirim oranları yıllık olarak belirlenmeli ve bu oranlar Seyahat kartları Yönetmeliğinde ilan edilmelidir. (İndirim oranları İstanbul Kart ve Aylık abonman kart olarak aynı olmalıdır.)
Tam Abonman Kart bedeli uygun olan tam yolculuk sayısına (80 olarak önerilmektedir.) endekslenmeli ve tam İstanbul kart bedeli belirlendiğinde bunun bedeli de otomatik oluşmalıdır.
Öğrenci ve sosyal kesime aktarmalı yolculuklarda ekstra bir indirim uygulanmamalıdır. Zaten indirimli yararlanan kesime aktarmalarda ayrıca indirim uygulamanın anlamı yoktur ve tam tarifeye tabi yolcular için de haksızlıktır. (2. Öğrenci ve Sosyal Gurup kartları aktarmaya kapatılarak)
Abonman Kart zaten indirimli olduğu için günde 5 yolculuğa denk gelecek şekilde aylık limit 140-150 arası geçişe indirilmelidir.
Hatların tarifesi Metrobüs, Marmaray gibi ya “Gittiğin kadar Öde” (Yatırım gerekmektedir) sistemi uygulanmalı veya uzunluğuna göre kademeli hale getirilmelidir. Bazı işletim maliyeti yüksek uzun hatlar aktarma kapsamı dışında tutulmalıdır.Alternatifi olan bazı işletim maliyeti yüksek uzun hatlar da tarifeleri aynı kalması kaydıyla en yakın ana taşıma sistemiyle entegre edilerek kısaltılmalıdır.
Öneri tarife uygulama modeliyle İndirim oranları, bilet ve yolculuk türlerinde ve aktarmalarda indirimler sabitlendiği için, Öğrenci, Sosyal gurup ve aktarma tarifelerinde kısmi artışla birlikte gelir de artacaktır.
Bu nedenle, sistem oturuncaya kadar, temel tarife olacak olan İstanbul Kart yolculuk ücretine bu defa için zam yapılmaması düşünülebilir.
Ancak bölgeler ve hatlar bazında türlerin genel yolculuk içindeki oranları farklı olduğu için, İstanbul Karta zam yapılmaması halinde guruplar ve bölgeler arasında araç başına hasılat artışı farklı olacaktır.
Bu defa için yapılacak düzenleme sadece sistem oluşturma ve indirimlerde standardı sağlama olarak gerekçelendirilir ve belirli bir zaman sonra İstanbul Kart’a da zam yapılır ise daha iyi olur.
Müteakip düzenleme de zaten İstanbul Kart’a zam yaptığınızda otomatik olarak alt kalemlere de zam yapmış olacağınız için bölge bazında artışlar da dengelenmiş olacaktır.
İndirim oranları, yolculuk türleri arasında sabitlendiği için, daha önce manuel olarak yapılan ayarlamalar nedeniyle oluşan dengesizlik ortadan kalkmaktadır.
Tarife Sistemi basit ve anlaşılır hale gelecektir, veri hazırlama ve hesaplamalar da kolaylaşacaktır.
Sadece İstanbul Kart 1 tam yolculuk ücretini belirlemek suretiyle bütün yolculuk ve bilet türlerinin tarifeleri de belirlenmiş olmaktadır.
Mavi Kart bedeli için 80 tam yolculuk çarpan olarak sabitlenecektir.
Aktarmalarda uygulanacak indirimler oranları ilan edildiğinde vatandaş kaçıncı aktarmada ne kadar ücret ödeyeceğini merak etmeyecektir.
Yasal olarak Belediyelerin yetki ve takdirinde olan İndirim uygulamasında esas olan indirim hakkı verilecek kişinin ihtiyaçlık durumudur. 1. Gurup Öğrenciler bursla veya harçlıkla öğrenim gören ve en çok desteğe ihtiyacı olan kesimdir. Dolayısıyla da indirim oranı %50 olarak yüksek tutulmuştur. Öğrenciler için birçok ilde uygulanan ağırlıklı indirim oranı %35’tir. İBB’nin desteği devam ettiği sürece %50 indirim makuldür. Geliri olan 2. Öğrenci grubunun indirim oranı sosyal guruplarla aynı tutulmuştur. Çünkü gelirinin olması açısından emsaldir.
2. Gurup öğrencileri ile Sosyal guruplar içinde yer alanların gelirleri ağırlıklı olarak asgari ücretin üzerindedir ve öğrenciye göre daha az desteğe ihtiyaçları vardır. Dolayısıyla da indirim oranları %25 olarak önerilmiştir. Ayrıca birçok ilde bu kesimlere ya hiç indirim yoktur veya genel olarak %15 seviyesindedir.
SONUÇ
- Kağıt bilet ve biletçiler tarih olmuş, artık çağın ihtiyaçlarına göre elektronik bilet ve ücret toplama sistemleri kullanılmaktadır.
- Dolayısıyla da kağıt bilet-biletçi uygulamasından kalan mevcut tarife sistemi yerine basit, anlaşılır ve sistematik bir tarifeye ihtiyaç vardır. Çoklu tarifenin hiçbir anlamı yoktur ve İBB’ni kamuoyu ve hukuk nezdinde sıkıntıya sokmaktadır.
- Kamuoyuna İlan edilen tarife tek, (sadece İstanbul Kart) uygulaması ise sabitlenmiş indirim oranları üzerinden çoklu olacaktır.
- Öneri de temel amaç basit ve kolay bir sistem oluşturmak ve manuel düzenleme neticesinde ortaya çıkan dengesizlikleri ortadan kaldırarak, gelir kayıplarını önlemek ve uygulama da eşitlik, tarife artışının da gelire reel olarak yansımasını sağlamaktır.
- Tarife ve indirim uygulamalarının standart hale getirilmesi gelirlerde mutlaka artış meydana getirecektir.
- Ancak asıl gelir artışı, indirimli yolculuk kapsamının, hatların tarifelerinin ve aktarma parametrelerinin yeniden düzenlenmesiyle ortaya çıkacaktır.
- Bu nedenle otobüs Hatları, “Gittiğin kadar Öde Uygulaması” yaygınlaştırılıncaya kadar uzunluklarına ve işletim maliyetlerine göre tarife belirlenmeli, çok uzun hatlarda tarife çift olmalı, ayrıca aktarma olmamalıdır.
- Özel tarifeli (E hatlar) hatlarda Çift Katlı tarifeleri ve uygulama esasları uygulanmalıdır.
- Birden fazla transfer merkezinden geçen çok uzun hatlarda aktarma belirli bir noktadan sonra olmalıdır.
- Öğrenciler indirimi zorunlu eğitim ve takdiri eğitim olarak 2’ye ayrılmalı ve indirim oranları farklı olmalıdır. (Mesela 25 yaşına kadar indirim oranı %50, 25 yaşından sonra ise %25 olabilir.)
- AÖF öğrencilerine indirim gelir durumuna göre verilmeli ve kart verme esasları yeniden düzenlenmelidir. Bu gurupta istismarı önlemek için gelirinin olmaması, yaş ve süre (en fazla 5 yıl gibi) gibi kıstaslar getirilebilir. Gelir kaybı ve kaçağı asıl bu guruptadır.
SEYAHAT KARTLARI SİSTEMİ-ÖĞRENCİ TANIMI VE YAŞ SORUNU
Seyahat Kartları Sistemi ve uygulaması da yıllardan beri yapılan siyasi tercihler sonucunda bugünkü duruma gelmiştir. 64 yaşındaki bir şahıs AÖF’ne kayıt yaptırmak suretiyle öğrenci indirimli kartı alabilmektedir. (Öğrenci İndirim oranı Sosyal Kesim indiriminden yüksek olduğu için) Her Devlet Memuruna sağlanmadığı halde bazı kesimlere Sosyal indirim imkanı sağlanarak eşitsizlik oluşturulmuştur. Devlet memuru olup en alt dereceden ücret alan bir kişi indirim alamaz iken emsal ya da geliri ile statüsü yüksek bazı kesimler alabilmektedir. Bu durum sosyal gerekçeyle bir ihtiyaç değil (olsa emsallerini de kapsaması gerekir) siyasi bir tercihtir.
Mevcut yanlış uygulama nedeniyle her tarife zammında AÖF’ne kayıt yaptıran ve öğrenci kartı alanların sayısı çoğalmaktadır. Bu ise gelirin her geçen gün düşmesine ve haksızlığa neden olmaktadır. AÖF ile alakalı olarak istismar edildiği ve kötü amaçla kullanıldığı için yeni düzenleme şarttır.
ÖĞRENCİLER
Kanunlarımız da Öğrencinin tarifi ve 25 yaş sınır vardır. Öğrencileri Zorunlu eğitim (Liseye kadar) takdiri eğitim (Ön Lisans ve üstü) şeklinde ikiye ayırmak lazımdır. Zorunlu eğitimdeki öğrenciler çalışmak ve ek gelir sağlama imkanı olmayan guruplardır. Takdiri eğitimde yer alan kesim ise devam mecburiyeti olanların burs veya kredi almak, ayrıca çalışarak kendilerine ek gelir sağlama imkanları vardır. Bu gurup içinde yer alan devam mecburiyeti olmayan (uzaktan veya açıktan eğitim görenler) kesim çalışarak geçimini temin etmektedir.
Dolayısıyla da Seyahat Kartları Yönetmeliğinde halen öğrenci kartı almış olanların Zorunlu Eğitim ve Takdiri eğitim şeklinde iki guruba ayrılarak indirim oranlarının ve bu kartı kullanma esaslarının farklılaştırılması gerekmektedir. Zorunlu eğitim gören veya devam mecburiyet olan Yüksek Öğrenim öğrencilerine (25 yaşını geçmemek kaydıyla) uygulanan indirim daha yüksek, Yüksek Öğrenim Kaydı olup, çalışmayanlara daha düşük ve Sosyal Güvenlik kaydına göre çalıştığı tespit edilenlere ise kart verilmemelidir. Yine öğrenci abonman Kartlarına da aylık geçiş limitinin Cumartesi ve Pazar günleri dikkate alarak düşürülmesi gerekir.
SOSYAL KESİM
60 yaş üstü ve bir kısım devlet görevlilerine sağlanan sosyal indirimli kart uygulamasın dada Hafta Sonları ve günlük geçiş limiti getirilmesi aylık geçiş limitinin de düşürülmesi gerekir.
İndirimli ve ücretsiz kartların kullanımında usulsüzlük ve istismarı önlemek için ihlal halinde para cezası uygulama imkanı ve caydırıcılığı olmadığı içi kartın başlangıçta süreli, tekrarında ise kapatılması yönünde yaptırım getirilmesi caydırıcılığı artıracaktır.
Sonraki yazımızda geliri olumsuz etkileyen Seyahat Kartları Sistemi ile alakalı olarak görüşlerimi ifade edeceğim. Ramazan ayının ve akabinde idrak edeceğimiz Bayramın hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, kazasız, belasız, huzurlu ve sağlıklı çalışmalar diliyorum.
Facebook Yorum
Yorum Yazın