2020 Mart’ta başlayan pandemi süreci halen devam ediyor. Aralıklarla açılmalar olsa da dünya her zamankinden çok daha sessiz bir durumda. Hayat halen durmuş, sayısız insan işsiz kalmış, kepenkler kapalı, ıssız şehirlere büründü dünya… Belki de çoğumuz unuttuk yaşamayı bile.
Yeni normalimiz eğer bu olacaksa sektörel dönüşümlere başlamak gerek. Sayısız nice işletme batmama adına aylık giderlerini sermayelerinden eriterek karşılıyor. Bu taşımacılıkta da, hizmet sektöründe de, gıdada da böyle. Artık birileri çıkıp konuşmalı. Günlük rakamlara takılıp, insanları umutsuzca zaman tüketmekten kurtarmalıdır. Çünkü biz bu dünyaya zaman tüketmek için gelmedik. Zaman sadece cezaevlerinde tüketilmek istenir. Artık bir ışık olmalı veya hayat yeniden şekillenmelidir.
Belki gelişmiş ülkelerde iş verenler rahattır, lakin ülkemizde hiçte öyle değil. Pembenin adı siyah oldu, insanlar o çizinlen tablolara inanmıyor. Sokakta ki insan umutsuz, “hasta olayım ne olacak en fazla ölürüm” diyor. Bu psikoloji bireysel güvenliği de tehdit edebilir. Ne mutlu ki insanlarımız yardım etmeye alışkın. Ne mutlu ki olan olmayı görüyor, halk kendi kendine yetiyor. Ama nereye kadar?
Sadece toplu ulaşımda bile çanlar çalıyor. Gelirler giderleri karşılamaz halde. Esnaf geleceğine yatırım yapamıyor. Krediler uçmuş, fiyatlar zaten sorulmaz olmuş. Herşeyi geçtim, esnafın markete gitmeye hali kalmamış.
Yazık, Çok yazık ülkeme…
Facebook Yorum
Yorum Yazın