İşletenin tanımını yapacak olursak, İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır. (KTK. Madde 3)
KTK 85. maddesinde motorlu bir araç işleteninin sorumluluğu, kusura dayanmayan bir tehlike sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme; karayollarındaki motorlu araçların işletilmesinin doğurduğu büyük tehlike, bunların zarar doğurmaya müsait oluşu, sürücünün ekonomik durumun genelde zayıf olması gibi zarara uğrayan tarafı himaye düşüncesinden doğmuştur.
Motorlu bir aracın işletilmesi cismani bir zarara ya da bir şeyin hasara uğramasına sebep olursa işleten kusursuz olarak sorumlu olacaktır. İşletenin bu sorumluluğu, ağırlaştırılmış kusursuz sorumluluk, başka bir deyimle tehlike sorumluluğudur. Eğer ortada bir zarar varsa karine olarak bu zarar motorlu araç işletilmesinin tabi ve normal bir sonucudur. Dolayısıyla bu sonuçtan motorlu aracı işleten sorumludur. KTK 85/1 göre işletenin sorumluluğu kusur sorumluluğu olmadığı gibi, B.K. 55. maddesinde öngörülen objektif özen ödevinin ihlaline dayanan bir sebep sorumluluğu da değildir. Bu itibarla işleten hiçbir kusuru olmazsa da, aracın işletilmesinin sebep olduğu zararı tazmin etmekle sorumludur. Sorumluluk kusura dayanmamaktadır.
İşletenin sorumluluğu için, KTK 85/1. maddesinde kusur aranmadığı gibi, sorumluluktan kurtulmak için de aynı yasanın 86. maddesinde öngörülen durumların söz konusu olması gerekmektedir. Yani ortada illiyet bağını kesen sebeplerin bulunması gerekir. Bunlar;
- Zararın mücbir sebepten,
- Zarar görenin veya 3. kişinin ağır kusurundan,
- Araçtaki teknik bir bozukluk veya noksanlığın kazaya sebep olmamasıdır.
Aracın işleteni, kusursuzluğunu ispat etmek zorundadır. Yoksa zarar gören kişi araç işleteninin kusurlu olduğunu ispat etmek zorunda değildir.
1996 yılında KTK yapılan değişiklikle teşebbüs sahibine de sorumluluk getirilmiştir. Buna göre, otobüslerde yapılan yolculuklarda, otobüsün bir işletmenin adı altında veya işletme tarafından işletilmesi sırasında meydana zararlardan teşebbüs (işletme) sahibi de işleten ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
İşletme halinde olan aracın sebep olduğu trafik kazası nedeniyle sorumluluk şartları;
- Ortada bir zarar olmalıdır. Zarar, motorlu aracın yada araçta bulunan yolcunun yada araç dışındaki bir kişinin malının zarara uğramasıdır. Kişilerin cismani zararları da bu kapsamdadır.
- Zarar Motorlu araç tarafından verilmelidir.
- Zarar Motorlu aracın işletilmesi neden olmalıdır. KTK 85. maddesinde bu durum açıklanmış olup, aracın trafiğe çıkarılmış olması ve kullanılması sırasında zararın meydana gelmesi gerekmektedir.
- Zararın meydana gelmesi ile aracın işletilmesi arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
Gerçek işleten;
Araç sahibi olan kişi; gerçek işleten aracın trafik kaydında malik olarak görülen kişidir. Uygulamada genellikle aracın işleteni ile aracın sahibi aynı kişidir. KTK 85. maddesine göre aracın işletenini tespit etmek için öncelikle aracın trafik kaydına bakmalıyız. Genel olarak trafik sicilinde araç sahibi olarak görünen kişi işletendir. Bu husus yasal karinedir. Ancak kayıtta araç sahibi olarak görünen kişi, aracının noterde satmamış olsa dahi, adi satışla satın alan aracı fiili ve ekonomik hâkimiyetine almış ise (aracın vergisini, sigortasını ödüyorsa, aracın trafiğe çıkartılıp çıkartılmamasına karar veriyorsa) bu kişi aracı noter satışıyla satın almamasına rağmen aracın işleteni sayılmaktadır. Bu nedenle zarar gören kişi aracın tescil kaydında görünen kişiye değil de başkasına ait olduğunu her türlü delille ispat edebilir.
- Aracın mülkiyeti muhafaza kaydıyla satılması halinde noter tarafından tutulan sicilde alıcı sıfatıyla üzerine kayıtlı olan kişi de işleten sayılır.
- Motorlu aracın kiracısı veya ariyet alanı
- Motorlu aracı kendi adına, tehlikesi kendisine ait olmak üzere işleten ve araç üzerinde fiili tasarrufta bulunan,
Farazi İşleten;
- Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunanlar,
- Yarış düzenleyiciler,
- Motorlu aracı çalan veya gaspedenler,
İşletme Alanı;
- Motorlu araç kazası karayolunda olmalıdır.
- Kazayı meydana getiren araç motorlu araç olmalıdır.
- Hemzemin geçitlerde meydana gelen trafik kazalarında da 2918 sayılı KTK hükümleri uygulanmaktadır. Bu durumlarda DDY idaresi de hemzemin geçitlerde meydana gelen işleten sayılır. Yargıtay birçok kararında buna değinmektedir. Hemzemin geçit, karayolu ile tren yolunun kesiştiği yerlerdir.
İşletenin sorumluluktan kurtulması ya da sorumluluğun azaltılması şartları;
KTK 86. maddesinde işletenin veya teşebbüs sahibinin sorumluluktan kurtulması düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre işletenin sorumluluktan kurtulması son derece zorlaşmıştır.
Buna göre işleten önce zararın mücbir bir sebep veya zarar görenin yada 3. bir şahsın ağır kusurundan kaynaklandığını ve illiyet bağının kesildiğini ileri sürecek, sonra da olayda ne kendisinin ne de eylemlerinden olduğu kimselerin kusuru bulunmadığını ispatlayacaktır Ancak 86. madde bununla yetinmemiş, zararın meydana gelmesine araçtaki bir bozukluğun etken olmaması koşulunu da birlikte aramıştır.
Sorumluluktan kurtulamayan işleten kazanın oluşumunda zarar görenin kusuru bulunduğunu ispat ederse, tazminat miktarı kusur derecesine göre indirilir.
Hatır Taşınması (Madde 87);
Yaralanan veya ölen kişi hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmişse işletenin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk genel hükümlere uymaktadır. Yani bu durumda, KTK hükümleri değil genel hükümler uygulanır; Örneğin B.K hükümleri uygulanır. Bu nedenle hatır taşıması söz konusu ise Zorunlu Trafik Sigortasından faydalanma imkânı yoktur.
Zarar verenlerin birden çok olması (Madde 88);
Bir aracın katıldığı bir kazada bir 3. şahsın uğradığı zararlardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa bunlar müteselsil olarak sorumludur. Birden çok kişinin sorumlu tutulduğu durumlarda zarara neden olanlar kusurları oranında zarara katlanırlar.
Aynı zarardan sorumlu olanlar müteselsil sorumlu olup B.K 141. madde gereğince borçlulardan her biri borcun tümünden sorumludur. Zarar verenlerin müteselsil sorumlu olmaları için talepte bulunanın bu konuda talepte bulunması şarttır.
Maddi ve Manevi Tazminat (Madde 90)
Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında B.K. haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
B.K. 41-60 maddelerinde belirtilen hususlar yeni maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularındaki bölümler trafik kazaları nedeniyle meydana gelen zararlarda uygulanacaktır. Ancak manevi tazminat taleplerinde bir farklılık var. Manevi tazminat taleplerinde zaman aşımı süresi Genel hükümlerin aksine KTK109/2 maddesine göre dava cezayı gerektiren bir fiilden değer ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı öngörmüşse bu süre manevi tazminat talepleri açısından uygulanır.
Trafik kazasında bir kişi ölmüşse; Mirasçıları, ölenin desteğinden yoksun kaldıklarından destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masraflarını talep edebileceği, ölenin,ölümü nedeniyle duydukları acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminatta talep edebilirler.
Yaralamalarda; Meydana gelen iş ve güç kaybı nedeniyle iş ve güçten yoksun kalınan gün boyunca, çalışamadığı ve kazançtan yoksun kaldığı için, çalışamayıp yoksun kaldığı kaybı, tedavi görmüşse tedavi masraflarını isteyebilecektir Aynı şekilde manevi tazminat talebinde de bulunabilecektir.
Sakatlanmalarda; Kişi sakatlık oranına göre meydana gelecek iş ve güç kaybına göre zararını talep edebilecek, tedavi masraflarını isteyebilecek ve manevi tazminata hak kazanabilecektir.
Maddi Zararlarda; Araçlara veya eşyalara verilen zararların karşılanmasını isteyebilecektir.
Özellikle belirtmek isterim ki, maddi zararlarda araçların kaza nedeniyle uğradıkları diğer kaybın istenebileceğini düşünüyorum. Örneğin; kazada bir aracın ciddi bir şekilde hasarlandığını düşünelim, burada araçta meydana gelen ve aracın tamiri gereken zararı isteyebileceğini, aracın darbeli oluşu nedeniyle uğradığı değer kaybını da isteyebiliriz.
Maddi ve manevi tazminat taleplerinde; Tazminat miktarları tarafların olaydaki kusur oranına göre belirlenecektir.
Facebook Yorum
Yorum Yazın