İstanbul
DOLAR34.0692
EURO37.7489
ALTIN2730.4
SEDAT ŞAHİN

SEDAT ŞAHİN

Mail: [email protected]

Türkiye’de Kent İçi Toplu Taşımacılığın Sürdürülebilirliği Üzerine Bir Model Önerisi Avrupa Uygulamaları ve Türkiye’nin Geleceği

Türkiye’de Kent İçi Toplu Taşımacılığın Sürdürülebilirliği Üzerine Bir Model Önerisi Avrupa Uygulamaları ve Türkiye’nin Geleceği

Kent içi toplu taşımacılık, modern şehirlerin vazgeçilmez unsurlarından biri olarak sosyal hayatın, ekonomik gelişimin ve çevresel sürdürülebilirliğin temel taşıdır. Avrupa’da bu anlayış, merkezi hükümetler ve yerel yönetimler arasındaki güçlü iş birliği ve etkin sübvansiyon modelleriyle desteklenirken, Türkiye’de toplu taşımanın yükü ağırlıklı olarak belediyelerin omuzlarında kalmaktadır. Bu durum, hem yerel yönetimlerin mali yüklerini artırmakta hem de özel sektörün bu hizmet içindeki rolünü zayıflatmaktadır.

Avrupa ülkeleri, toplu taşımanın bir kamu hizmeti olduğunu kabul ederek, bu hizmetin erişilebilirliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamak adına çok çeşitli destek mekanizmaları geliştirmiştir. Bu ülkelerde toplu taşıma sistemleri, genellikle şu modellerle desteklenmektedir:

1. Doğrudan Mali Destekler: Merkezi hükümetler, yerel yönetimlerin toplu taşıma bütçelerine doğrudan katkı sağlar. Almanya’da federal bütçeden toplu taşımaya yıllık milyarlarca Euro kaynak aktarılırken, Fransa’da yerel yönetimlerin gelirlerinin önemli bir kısmı toplu taşıma finansmanına yönlendirilir.

2. Gelir Desteği ve Ücret Sübvansiyonu: Avrupa’nın birçok ülkesinde toplu taşıma ücretleri, devlet sübvansiyonları sayesinde makul seviyelerde tutulur. İsveç ve Hollanda gibi ülkelerde yolcu bilet gelirlerinin yalnızca %40-50’si maliyeti karşılamakta, kalan kısmı devlet desteğiyle sübvanse edilmektedir.

3. Vergi Avantajları: Toplu taşıma işletmecilerine vergi muafiyetleri, düşük KDV oranları ve yakıt desteği gibi finansal avantajlar sağlanarak maliyetler düşürülür.

4. Özel Sektör Katılımının Teşviki: Avrupa’da özel sektör, kent içi taşımacılıkta önemli bir yer tutar. Kamu-özel iş birliği modelleri, sektöre dinamizm kazandırırken hizmet kalitesini de artırır. Örneğin, Birleşik Krallık’ta birçok kent içi ulaşım hizmeti özel şirketler tarafından sağlanmakta, ancak bu şirketler kamu tarafından denetlenip desteklenmektedir.

Türkiye’de Mevcut Durum ve Sorunlar

Türkiye’de kentiçi toplu taşımacılık büyük oranda belediyelerin imkanlarıyla yürütülmekte, özel sektörün rolü giderek zayıflatılmaktadır. Belediye bütçelerinin kısıtlı olduğu, toplu taşıma gelirlerinin de sosyal dengeler gözetilerek düşük tutulduğu bir ortamda bu hizmetin sürdürülebilirliği risk altına girmektedir.

Özellikle özel sektöre ait toplu taşıma araçlarının, kamu araçlarına kıyasla üçte bir oranında daha düşük maliyetle hizmet verdiği gerçeği göz ardı edilmekte, bu ekonomik avantaj değerlendirilmemektedir. Kamu araçları yüksek maliyetle işletilirken, özel sektördeki esneklik ve maliyet etkinliği göz ardı edilmekte, bu da sektörün finansal yükünü daha da artırmaktadır.

Öneriler ve Model Önerisi

1. Merkezi Hükümet Desteğinin Artırılması: Türkiye’de belediyelerin mali yükünü hafifletmek için merkezi hükümetin doğrudan sübvansiyon mekanizmaları geliştirmesi gerekmektedir. Almanya ve Fransa modellerinde olduğu gibi, toplu taşımaya ayrılan bütçe artırılmalı ve yerel yönetimlerin finansman yükü paylaşılmalıdır.

2. Özel Sektörün Korunması ve Desteklenmesi: Özel taşımacılık sektörü, daha düşük maliyetlerle hizmet sunma kapasitesine sahiptir. Bu kapasitenin sürdürülebilirliği için vergi avantajları, yakıt desteği ve finansman imkanları sağlanmalıdır. Ayrıca, özel sektörün belediye araçlarına kıyasla sağladığı maliyet avantajı dikkate alınarak, hizmet alımı ve teşvik mekanizmaları oluşturulmalıdır.

3. Fiyat Politikalarında Denge: Sosyal devlet anlayışı gereği toplu taşımada bilet fiyatlarının makul seviyelerde tutulması elzemdir. Ancak bu politikanın yükü yalnızca belediyelere bırakılmamalı, merkezi hükümet bilet fiyat sübvansiyonlarıyla bu dengeyi sağlamalıdır.

4. Kamu-Özel İş Birliği Modellerinin Geliştirilmesi: Avrupa’da başarıyla uygulanan bu model, Türkiye’de de etkin şekilde kullanılmalıdır. Belediye ve özel sektör ortaklıklarıyla işletme maliyetleri düşürülürken, hizmet kalitesi artırılabilir.

5. Maliyet Paylaşımı ve Gider Desteği: Özel sektörün hizmet maliyetlerinin belirli bir oranının merkezi bütçeden karşılanması sağlanarak, sektörün finansal sürdürülebilirliği güvence altına alınmalıdır.

Türkiye’de kent içi toplu taşımacılık, mevcut finansal koşullar ve yönetim modelleriyle sürdürülebilirliğini yitirme noktasına gelmiştir. Avrupa’daki başarılı sübvansiyon modellerinden ilham alarak, merkezi hükümetin doğrudan ve dolaylı desteklerini artırması hayati bir gereklilik haline gelmiştir. Özel sektörün düşük maliyetle sunduğu hizmetin teşvik edilmesi ve korunması, toplu taşıma hizmetinin verimliliğini artıracak ve uzun vadede sosyal dengelerin korunmasına katkıda bulunacaktır.

Bu bağlamda, merkezi iktidarın, yerel yönetimlerin ve özel sektör temsilcilerinin bir araya gelerek ortak bir strateji geliştirmesi, yalnızca toplu taşıma sektörünün değil, şehirlerin yaşam kalitesinin de sürdürülebilirliği açısından kritik önemdedir. Aksi takdirde, toplu taşımada yaşanacak mali kriz, yalnızca bir sektörü değil, geniş bir sosyal yapıyı olumsuz etkileyecektir.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar