Tekrarlanan 23 Haziran 2019 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık seçimi neticesinden sonra Büyükşehir Belediyesinin Ulaşım Yönetiminde çok tabi olarak değişiklikler oldu ve olmaya da devam ediyor. Yönetim Organizasyonunun yenilenmesi ve Yönetici atamaları elbette belirli bir zamanı alan çok önemli bir süreçtir. Göreve yeni seçilen ya da atanan her ekibin, yönetim faaliyetinin uygulanacağı çevreyi, işi, organizasyonu ve insan kaynaklarını tanıması ve etüt etmesi en tabi hakkıdır. Bu nedenle de Organizasyonun oluşturulmasında karar vericilere avans ve zaman verilmesi şarttır. Netice itibariyle çok, çok önemli bir kamu görevini, ülkemizin göz bebeği İstanbul gibi bir metropol kentte ifa edeceksiniz. Buna göre ehliyet ve liyakat sahibi insanları, yasalarımıza uygun olarak bulup atamak kolay bir iş değil. Ayrıca Ülkemiz de kent içi toplu ulaşım da uzun zamandan beri tecrübeli ve uzman yönetici yetişmedi, yetişemiyor. Dolayısıyla da hazır yöneticiler bulunamayacağı için eğitimine, bilgisine, kişiliğine ve liyakatine uygun yöneticileri bularak göreve atamak mecburiyeti var.
İBB’nin Ulaşımdan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı, Ulaşım Dairesi Başkanı ve İETT Genel Müdürü ulaşımın içinden gelen ve kamuoyunun yakından tanıdığı, kendilerini ispat etmiş yöneticilerimiz. Belirli bir tecrübeleri ve bakış açıları var. Bu durum ulaşım sektörü açısından çok ciddi bir avantajdır. Ancak elbette Genel Sekreter Yardımcısı, Ulaşım Dairesi Başkanı ve İETT Genel Müdürünün sektörün içinden gelmesi yeterli olamayacaktır. Önemli olan işin yürütümüyle alakalı olarak dinamik bir organizasyon yapısı ve yapıya uygun alt yönetim kadrolarının oluşturulmasıdır. Ben Kamuda ideal bir yönetim kadrosu oluşturulmasındaki sıkıntıları ve zorlukları çok iyi bilen birisiyim. İşte bu nedenle de biraz daha sabır göstermek gerektiğine inanıyor ve ifade ediyorum.
Bütün mesele İstanbul da nasıl bir ulaşım sistemi olmalıdır. Bununla alakalı olarak yönetim politikası belirlendikten sonra buna göre plan oluşturulacak ve plana göre de uygulama başlayacaktır.
Yeni bir ekip, yeni bir anlayış olacak. Muhakkak ki yeni uygulamalar ve çözümlerde beklenecektir. Ben yeni İBB ve Ulaşım Yönetimine başarılar ve kolaylıklar diliyorum. İyi ve güzel şeyler de yapılacağına inanıyorum. Bizlerinde her türlü desteği vermemiz görevimizdir.
İstanbul çok dinamik ve hızlı gelişen ve değişen bir şehir. Dolayısıyla da kentin en önemli hizmeti olarak kent içi ulaşımın da dinamik olması, zaman içinde yeni ihtiyaçlar ve sorunlar çıkması normaldir. Bütün mesele ulaşım yönetiminin elinde oluşan ihtiyaçlara ve sorunlara hızlı bir şekilde cevap verebilecek esneklikte imkanların olmasıdır.
Yeni durum çerçevesinde lastik tekerlekli toplu ulaşım sisteminin en önemli elemanı olarak Özel Halk Otobüsü sistemi esaslı bir şekilde elden geçirilecek ve günün ve geleceğin şartlarına uygun yeni bir işletme sistemi kurulacaktır-kurulmalıdır diye umuyorum. Mevcut durumda bu kaçınılmazdır. Çünkü sorunlar stoklaştı ve sistem çok eskidi. Palyatif çarelerle yara iyileştirilemez hale geldi.
Hep söylüyoruz. Ulaşım kentlerin en önemli elemanıdır. Ulaşımı çok iyi olan kentlerde, otopark, çevre, trafik ve diğer gibi sorunlar bittiği için hayat standardı yüksek olmaktadır. Dünya da yaşanabilirlik oranı yüksek olan ülke ve kentlere bakıldığında ulaşım sorunlarını çözmüş olduklarını görürsünüz. Bu nedenle yeni İBB yönetiminin ulaşımı çok farklı bir gözle ele alacağı muhakkaktır.
Dünyadaki Özel Halk Otobüsü uygulamaları ortadadır. Özel Halk Otobüsü işletmeciliği çok ağırlıklı olarak kurumsal ve operatör-otorite ilişkisi çerçevesinde yürütülmektedir. Aslında Kurumsal işletmecilik bu işin temel özelliklerinden birisidir. Yani toplu ulaşım kurumsal yürütülmesi gereken bir iştir. Gerekli standart ve kaliteyi sağlayamayacağı için “Bireysel İşletmeciliğe”, hele, hele metropol kentlerde hiçbir şekilde izin verilmemektedir. İstanbul da ki Özel Halk Otobüs İşletmeciliğinin de varacağı ve varması gereken nokta “Kurumsal İşletmecilik ve Profesyonel Yönetimdir”.
Bugün için sorun olarak bahsedilen konuların tamamı aslında “Kurumsal İşletmecilik, Profesyonel Yönetim” ana başlığının alt maddeleridir. Yani başlığı doğru atıp buna göre sistemi oluşturduğunuzda sorunları tamamen olmasa da çok büyük oranda çözmüş olmaktasınız. Bu konu da ciddi problemler yaşanmaktadır.
Mesela, bugün en çok gündemi ve otoriteyi meşgul eden hat, güzergah ve kapasite planlamasıdır. Şu anda dinamik bir toplu taşımanın gereği olarak anlık yapılması gereken 1 hat açmak, güzergah düzenlemek veya 1 aracı bir hattan başka bir hatta kaydırmak gibi düzenlemeler kriz sebebidir. Türler arasında, gruplar arasında Şirketler arasında bu nedenle kavga ve kırgınlıklar yaşanmaktadır. Tam esneklikle kapasite ataması yapılamadığı için, bazı yerlerde aşırı yoğunluk nedeniyle kalitesizlik, bazı yerlerde de verimsizlik nedeniyle zarar söz konusudur.
Ve arkasından da Şoför problemidir. Şoförlerin hem nitelik, hem de bireysel istihdamdan kaynaklanan yanlışlıklar nedeniyle sektöre ve araç sahiplerine verdiği zarar ortadadır. Her gün birkaç dava açılmaktadır.
Yine araçların bakım ve onarımları düzenli yapılamamaktadır. Araçlar cadde ve sokaklara park edilmekte, bu nedenle de çok ciddi güvenlik olayları yaşanmaktadır. Bunun nedeni de Garajların olmayışıdır.
Yine döviz endeksli fiyatlama nedeniyle ilerleyen zaman içinde filoyu yenileyememe sıkıntısı baş gösterecektir. Bugünkü şartlarda taksitle ve faizle otobüs alabilmek mümkün değildir. Çünkü 5 yıl için aylık taksitler 30 bin TL’yi aşmaktadır.
Bireysel işletmeciliğin neden olduğu sorunları say, say bitmiyor. Ama hepsinin bir araya getirdiğimizde tek bir çözüm karşımıza çıkmaktadır. Otorite-Operatör ilişkisine dayanan Yeni Özel Halk Otobüsü İşletme Sistemi, Kurumsal İşletmecilik ve Kuruluşların Profesyonelce yönetilmesi. Çare bu iken yıllardan beri, hep küçük şeylerle uğraşılarak zaman harcandı. Şimdiye dek bu yönde ne otorite, ne de ÖHO sektörü hiçbir adım atmadılar veya atamadılar. Şimdi artık sektör tıkandı ve belli olan tedaviyi uygulamaktan başka çare kalmadı.
Bir süre önce yeni İBB Yönetiminin ÖHO Sektör Yöneticileriyle bir Çalıştay yapacağı söylendi. Ancak daha sonra öğrenildi ki İBB Ulaşım Yönetimi, bütün ulaşım unsurları ile bir arada toplayarak görüşlerini, sıkıntılarını ve taleplerini alacak. Aslında Daire Başkanları ve Birim Müdürleri atanmadan türel bazda kapsamlı bir çalıştay için vakit henüz erkendir. Buna rağmen ÖHO tarafı normal bir çalıştay yapılacak gibi kendi hazırlığını yaptı. Bu toplantıdan sonra yaptığı hazırlıkları tekrar gözden geçirip son şeklini vermesi gerekecektir.
Sonuç itibariyle gelecek günler yeni şeylere ve değişime gebedir. Özel Halk Otobüsü sektörü, şimdiye dek yaptığı yanlışları tekrarlamayarak bir ve beraber olarak bu gelişmelerde ön alması gerekir. Aksi halde Otoritenin belirleyeceği şartlara uymak zorunda kalacaktır. Hep söylüyorum. ÖHO Sektörünün sorunlarını, taleplerini ve ihtiyaçlarını objektif ve doğru bir şekilde karşı tarafa yansıtabilmesi için, otoriteyle objektif şartlarda muhatap olacak, bütün Kuruluşlarının tam destek vereceği uzmanlardan oluşan ve sürekli görev yapacak bir Teknik Ekibe ihtiyacı var. Yöneticiler, kuruluşlarını sadece temsil ederler. Teknik konularda sektörün kendi içinden seçtiği yöneticileri otoriteyle muhatap etmenin sakıncalarını ve sektöre verdiği zararı sanırım herkes görebilmiştir.
Birinin karşısına çıkıp bir şeyler isterken gerekçeli ve yalın bir ifadede bulunmanız gerekir ki sizi anlasın ve çözüm geliştirebilsin. Sektör temsilcisi neyi, niçin istediğini gerekçeleriyle birlikte ve günün ihtiyaçları çerçevesinde anlatabildiği sürece karşı tarafça anlaşılabilecektir. Bunu da yapacak olan da elbette işin tekniğini ve uygulamasını bilen uzmanıdır.
Kentimiz deprem gerçeği ile karşı karşıya. Bu konu da bile ulaşımın önemi öne çıkmaktadır. Dolayısıyla da hat ve güzergah planlamalarında, işletme uygulamalarında artık UKOME’nin konuyla alakalı kararları esas alınacaktır-alınmalıdır. Deprem de ana erişim yolu olarak belirlenmiş güzergahlarda bugün olduğu gibi Minibüs, Dolmuş ve Otobüs peronu olmayacak, (Mesela Ümraniye Alemdar Caddesi) duraklar arası mesafe konuşlandırma yeniden gözden geçirilecektir. Kavşak giriş ve çıkışlarının 60 metreden daha yakın durak ya da peron olmamalıdır. Veya araç sayısının fazlalığı nedeniyle yetersiz kalan, can ve tehlikesi barındıran merkezi peronlar. Sanırım bunların hepsi gözden geçirilecektir.
Velhasıl kente dair ne konu varsa ulaşımı ilgilendiriyor ve bu durum doğaldır. Kenti ulaşım odaklı yönetenler mevcut kalitesizliğe ve düzensizliğe çok fazla tahammül gösteremeyeceklerdir. Hatalı planlamalar ve uygulamalar kent hayatını olumsuz etkilediği gibi gereksiz kaynak israfına da neden olmaktadır. Eninde sonunda işin imtiyaz hakkına sahip olan kamu bu yanlışlarını mutlaka düzeltecektir-düzeltmelidir.
ÖHO Sektörü de kentin vazgeçilmez çok önemli bir elemanı olduğunun farkına varmalı ve kent gerçekleriyle uyumlu hale gelebilmek için birinin ikazını beklemeden gerekli değişim ve dönüşümünü yapmalıdır. Yeni bir şeyler keşfetmeye ihtiyaç yoktur. Yapılacakları yukarıda özet olarak belirttim. Kamu sorumluluğundaki işleri vatandaş adına yapmak zorundadır. Buna engel durumlar var ise yasalardan kaynaklanan hak ve yetkilerini de doğal olarak kullanacaktır. Değişim ve dönüşümü talep eden olmak ÖHO sektörüne çok önemli şeyler kazandıracaktır.
Ekim ayı içinde ÖHO Sektörünün en eski Şirketi olan ve benimde görev yapmakta olduğum ÖZULAŞ A.Ş. Genel Kurul Toplantısı yapacak. Şirketimizin ortakları hepsi benim yıllardan beri tanıdığım, birlikte çalıştığım kardeşlerim ve arkadaşlarım. Hem bu nedenle hem de profesyonellik çerçevesinde hepsine eşit mesafedeyim. Hep söylüyorum. Ben şunun ya da bunun değil sektörün tarafındayım.
Genel Kurul toplantısında Sektörün en eski Şirketi ve birçok ilki gerçekleştirmiş olan ÖZULAŞ’ın ortaklarının haklarında en hayırlı kararı vereceklerine inanıyor, toplantımızın barış, kardeşlik, huzur ve itidal içinde geçmesini temenni ediyorum. Her şey gelir geçer. Bizler faniyiz. Bu dünya da kaderimizde ve kısmetimiz de olan vazifeleri yapar, rolleri oynar, vakti geldiğinde de gideriz. Hiçbir zaman unutmamamız gereken şey insan ve eşit olduğumuzdur.
Hepimiz insanız ve bu nedenle de farklı düşünce ve tavırlara sahibiz. Beş parmağın beşi bir olmuyor. Bugün anlaşabildiğimiz bir konu da yarın farklı düşünebilir, fikir ve görüşlerimizi de değiştirebiliriz. Farklı düşünmek olaylara farklı bakmak aramızda kırgınlık ve dargınlık sebebi olmamalıdır. Netice itibariyle verilen bir ortak ekmek kavgasıdır, kişisel bir durum söz konusu değildir. Ekmek ortak paydadır ve herkes iyi ya da kötü eşit şekilde bundan etkilenmektedir. Hepimizin bunun bilincinde olması ve nefislerimizin arkaya atılması gerekmektedir.
Şair ne güzel demiş. Baki kalan hoş sedadır. Hiçbir görev ve dünya işi bizim kardeşliğimizden daha önemli değildir ve olamaz. Görevlere kim ya da kimlerin seçildiğinin hiçbir önemi olmamalıdır. Netice itibariyle iş, ekmek ve kader ortaklığı vardır. Hoş seda bırakmadıktan sonra Kral olsanız ne olacak. Her çıkışın bir inişi vardır. Hiçbir şey ebedi olarak yerinde kalmıyor. Toplum önünde olarak iyi bir iz ve intiba bırakmış iseniz eseriniz odur. Arkadaşlarımıza naçizane tavsiyem şu olacaktır. Söz yaralar, incitir kırar, döker. Ne olur sözlerinize dikkat ediniz. Biri birinizi kırmayınız. Dün ve bugün olduğu gibi yarın da yüz yüze bakacaksınız-bakmalısınız. Çünkü aynı çatı altındasınız. Selam verecek ve biri birinize ikramda bulunabilecek yüzünüz mutlaka kalsın. ÖZULAŞ’ın Kongresinin tüm ÖHO sektörüne ve özellikle de Şirketimizin ortaklarına hayırlar getirmesini dilerken ve akli selim temenni ediyorum.
ÖHO Sektörünün sorunlarından arınmış, ihtiyaçları karşılanmış, yarınlara çok daha umutla bakmasını, daima birlik ve beraberlik içinde kurumsal davranabilmesini diliyorum.
Facebook Yorum
Yorum Yazın